Ahmet Bektaş Şiirleri - Şair Ahmet Bektaş

Ahmet Bektaş

Ezik Senfoni

Senfoni: Sesdeşlik, ses uyumu.

Ezik söylemleri kimler sık kullanır?
Gözlediğim kadarıyla ezik söylemleri kullananların çoğunun ya geçmişinde zalimlik vardır ya da geleceğinde zalim olma hırsı saklıdır! Eline fırsat geçince zalim olacak ama fırsat bulamadığı için ezik söylemlerle durumu kurtarmaya çabalar, çoğu…

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Gönlünün yarası,içimi yaktı.
Gözlerinin yaşı,kalbime aktı.
Üzerine çöken,üzüntü hak mı?
Kurban olayım ben,kadınım/ız/a.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Düşünce Gücü

"Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,
Geriye kalan et ve kemiksin,
Gül düşünür gülüstan olursun,
Diken düşünür dikenlik olursun." Mevlana

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Dost Tatlı Söyler

Eskiler “Dost acı söyler “ demişler! Aslında dost tatlı söyler ama uyarı acıdır! Yani uyarılan açısından işine gelmez uyarı; bu nedenle dost uyarınca acı söylemiş olur! Ben de tatlı sözümü yazar arkadaşlarıma söyleyeceğim; niyetim üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil! Acı gelen olursa bir kaşık bal tavsiye edeceğim, üzerine iyi gelir!

Bakın yazar arkadaşlarım; bazılarınız, kitap çıkarınca insanlıktan da çıkıyorsunuz! Unutmayın ki yazdıklarınız ne ilk ne son! Yani kimse bu yazdıklarınızı ilk sizden okumuyor! Edebinizle davranın yoksa söner havanız bir arifin ışığında! Kendi gölgenizde karanlıkta kalmayın! İki satır yazınca, orjin insan olunmuyor!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Doğal Refleks

Evrendeki tüm işleyişin yansımaları bireyde algılanıyor. Birey bu yansımaları hem algılar hemde bu algılamasının bir yansımasını oluşturur! Bu kendi yansımasıdır ama evrenden evrene ya da kendinden kendine olarak. "İyi-kötü" olarak adlandırılan şeyleri de kişi kendi izafiyetinde algılar ve kendince doğru olana yönelir! Bu bazılarınca yanlış olabilir ama başka bir yolu yok. Ya kendinden vazgeçip birilerini taklit edecek bu dahi taklit edilenin algısına hapsolmak olacağından ben kişinin yine kendi algısını geliştirmesinden yanayım. Şeytan kötülükleri temsil eder. Birine şeytan görünen başkasına melek görünebilir! Bu dahi kişisel algılama ve bu algılamaya kaynak olan öğretiyle alakalıdır! Şeytan konusunda bir incelik var! Mesela, "Şeytansavar" (şeytandan uzaklaştıran tüm araçlar ve öğretiler) içine saklanan bir şeytan kendini öyle gizlemiştir ki asla kimse "Şeytansavar" içine bakmayı düşünmez! Bu da şeytanın en büyük desisesi olur! Şeytan dahi bir semboldür!

"Şeytan" olarak nitelenen, aslında bireysel algının izafi bir "Kötü" tanımlamasıdır. Yani evrendeki tüm işleyiş "Esma" üzerinden olduğuna göre, Allah'tan izinsiz işleyiş olmadığına göre ve evrensel işleyişe başka bir elin müdahalesi de mümkün olmadığına göre; şeytanın varlığı ya sadece kabul olacak ki bu kişinin "Kötü" nitelediği her şeye verdiği bir ad ya da evrendeki kişiye olumsuz işleyişin adı olacak ama geniş açıdan bakınca evrende şeytan da işleyişe dahil. Aksi takdirde ikinci güç, şirk var sanılacak. Yani şeytan, insanın kendi olumsuz tercihlerine verdiği addır. Ya da toplumun olumsuz şeylere verdiği addır. Bu olumsuzluğun neler olduğu da kişi ve topluma-toplumlara izafi olacaktır. Yaratıcı güç yetiremediği bir şeyi yaratmaz. Yani O kendine karşı olana meydan vermez. Böyle inanılır!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Elest Anı

Elest anı, başlangıç noktası nasıl yansır? Yani ruhları yaratan Rabbulalemin kendinden onlara “Rab” üflüyor ya. Ve ruhlara soruyor…. Bunun zerre-küll ilişkisi üzerinden ve Ruh yazılımının ben üzerinden okunması ve tercihlerin belirlenmesi ve tercihe göreceli ruh ve beden alınması, liyakat konusu. Çok kapsamlı.

"Ben" hakikatinde bir hiyerarşinin parçası olmak yoktur diye bir felsefem var. Bu belki anlaşılır, belki anlaşılmaz ama öyle.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Elleme Yağsın

Gelişimin önündeki en kalın perde, genelde gelişimi görev edinenler ve bu alandan nemalananlar tarafından konur! Bunların görünen eğilimi; sorun çözmek değil, sorunlar üzerinden nemalanmak!

Popüler laf ettiklerini sanıyorlar! “Başkasını değiştirmek isteyen kendini değiştirecekmiş! ” seni değiştirmek isteyen de kendini değiştirecek ve sen değişeceksin he mi? Komik! Başkasını niye değiştirmeye kalkıyorsun? Hem sen de başkasını değiştirmek için değişme! Bu nasıl akıl? Sen kendin ol, başkası da kendisi olsun. Herkes kendi olsun, değişmek isteyen de kendini değiştirsin, başkasını değiştirmek de bir amaç olmasın. Anlamsızca başkalarının değişimi hedefleniyor, oysa değişim bizzat bireyin kendi iç dünyasında gerçekleşmeli! Hem sen, popüler tabirle farkındalık elde etmişsin (İki de bir ezber etmişler söylerler!) başkalarını değiştirmek için değiştiğinde, bu farkındalık halini mi değiştireceksin? “Bal kabağı” türü gelişim olmaz!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Şair bey yazmış, söylemiş,
Bazen atıp bazen tutmuş.
Bazen üç noktada susmuş,
Meydanı hep boş sanırmış.

Aşkdan,sevgiden dem vurmuş;

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Erkek Ve Dişi Data Alışverişi

Evrensel boyutları kısaca hatırlayalım.
Boyutsuzluk: Hiçlik, her şeyin potansiyel olarak var olduğu ana kaynak! Mahiyeti meçhul! Tüm verilerin asıl kaynağı! Geometride “Nokta” boyutsuz!
1. Boyut: Bir noktanın ikinci bir nokta ile boyut kazanması! Bu dahi bir nokta gibi görünür ama bir “Sicim” olarak düşünülebilir! Quantum fizikte “Sicim teorisi” akla gelebilir! Ayrıca bir noktadan yani bir ikili “Büyük patlama”, evrenin 3. Boyutta açılımına dair! Birinci boyut için bu Nokta, ikili yapıda olabilir yani “Sicim”; o da bir nokta gibi düşünülür ama ayrıntıyı biliyoruz!
2. Boyut: Data boyutu, “Korunmuş levha” yani 3. Boyutta gözlenen şeylerin yazılımı! İnsanın ruhsal yazılımı! Ruh ve tüm işleyişin datasının bulunduğu düzlem, levha gibi düşünülebilir!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Allah’u Ekber

Önce Allah kavramını anlamalıyız. “Allah” dediğimizde Adem’den günümüze gelmiş ve gelecek tüm insanlar sayısınca farklı algı oluşur. Buna “Rab” algısı denir. Yani herkesin Rab algısı farklıdır. Ama Allah tek ve hepsini kapsar, bir kişinin algısına sığmaz. Bu nedenle Adem soyundan milyarlar insan bu maksat için yaratılmış.

Yani Allah bilinmek için görünmek için insanı yaratmış. Öyleyse bazı insanlarda daha kapsamlı görünmesi de doğaldır. Ama kimde daha fazla esma yansır orada sır var. Dinlerin çıkış noktası da budur. Her din sahibi kendi ritüelleriyle esmayı en verimli yansıttığını iddia eder. Ben ise derim ki herkes kendi algısında özgür olsun kendi algısına sahip çıksın ki başkasının kısır algısına mahkum olmasın. İşte sorun burada bazı din adamları sadece kendi algılarını geçerli sayar ve diğerlerinin algısını eksik olarak niteler. Bu asıl sorun olur. Çünkü insanlar eşittir. Aynı kaynaktan ruh aldı. Kendi içinde bile çelişir insanlar. Kurtarıcı ve lider arayışı bu sorunun asıl sebebi! Mevlana’nın sözünü hatırlayalım; “Bu gün yeni şeyler söylemek gerek”.

Devamını Oku