Ahmet Bektaş Şiirleri - Şair Ahmet Bektaş

Ahmet Bektaş

Kayaardı’ndaki Teknelik

Eskiler hamur karmak için içi oyulmuş ağaç kütüğünden yapılmış hamur teknesi kullanırmış. Tekne yapılacak ağacın da ustasının bildiği bazı teknik özellikleri varmış. Köy odaları da eskide kaldı; köye gelen misafirlerin ağırlandığı, binek hayvanına barınacak yerin olduğu, tüm sosyal faaliyetlerin yapıldığı büyükçe bir oda. Burada köylüler ibadet eder, sohbet eder, çay kahve içer, bazı da oyun oynarlardı! İskambil kağıtları ve tavla bile vardı isteyene. Ortada büyükçe bir soba, yaz akşamlarında serin olan dağ köyünde hep faaldir! Şimdi tekne yerine plastik kaplar ve leğenler boy boy; köy odası yerinde köy derneklerinin cami dahil, yemekhane ve müştemilatı olan entegre binalar var.

Kayaardı’ndaki tekneliğin hikayesini dedemden dinledim. Köy odası sohbetlerinde bazı sohbetin konusu dağılır, bazılarının kusur ve zaafına gelirmiş; o zamanlar lafı değiştirmek için bir adam; “Gayaardı’nda bi teknelik va emme….” diyerek teknelik muhabbetini açarmış. Konu değişir, ilgi başka alana kayar ve maksat hasıl olurmuş… Günümüzde “Havalar da soğudu” şeklinde çok farklı şekillerde bu lafı değiştirme işi yapılır! Güncel konular ve gündem tayini şeklinde yapılıyor bu işler günümüzde! Gündem hep yoğun…

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Kaynak

“Küpte ne var ise dışa o sızar! ” Yıldızlardan gelen ışık, kaynağı olan yıldız hakkında bilgi taşır!

Tüm açığa çıkışların kaynağı, hiçlik! Hiçlikte potansiyel olan sonsuz ve sınırsız olasılıklar, tercih ile 1. Boyuta; tasarım ile 2. Boyuta; pratik ile 3. Boyuta çıkar! Görecelilik 3. Boyutta, zaman ve mekan varmış hissi verir! Ya da eş zamanlı işler ama 3. Boyutun göreceliliğinde, zaman ve mekan izafiyetinde yansır! Hiçliğe, “O”; 1. Boyuta, “Ben”; 2. Boyuta, “Ruh”; 3. Boyuta, “Madde ve zaman” denebilir! “Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm”! Hiçlikte potansiyel olarak var olan 1. Boyutta tercih edilir, 2. Boyutta tasarlanır, 3. Boyutta görünür!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Kehanet Yanılgısı

Ne ekerse onu biçer insanlık!
Kendin ek, kendin biç! Sana hoş olanı ek, ona bak!

Herkes kendi kurgunu yaşar; başkasının kurgusunda “Yancı” olarak var olmayı seçen, ebedi “Yancı” kalır! Kendi kurgusu, yancılık üzerine olur!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Kendinde Kaybolmak

Nasrettin Hocanın samanlıkta (ahırda) kaybettiği iğneyi sokaklarda araması ve soranlara “Orası karanlık, ben de aydınlıkta arıyorum! ” demesi tebessümle birlikte düşündürüyor da! Bu duruma benzer çokları, kendini, kendi karanlık iç dünyasına kaybedip dışarıda arıyor! Kendinde kayboluyor ve çaresiz hariçte bulmaya çalışıyor ya da bulmaya çalışıyormuş gibi yapıyor! Kendi karanlık iç dünyasını aydınlatmayı aklına getirmiyor ve başka aydınlıklarda kendini arıyor! Ve asla bulamıyor, bulamaz!
‎ ”21.yy cahilleri okuma yazma bilmeyenler değil, yanlış öğrendiklerini unutamayan, yeniden öğrenmeye, değişime ve dönüşüme açık olmayanlar olacaktır.” Alvin Toffler
Öğrendikleri ya da öğretildikleri bilgiler haricinde hiçbir bilgiyi kabul etmeyen bir kitle vardır! Sanırsın bildikleri çok sağlam ya da bildiklerinden emin, o yüzden başka bilgileri kabullenmez ya da kapatır kendini, öğrendiği ya da öğretildiği kendince sağlam öğretiler içinde kaybolur!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Kim Yapıyor?

Kuantum fizikte, maddenin oluşum veya işlemesinde tüm durumlara sınırsız ve sonsuz olasılık, şans eşit! İşleyişi kim yapar sorusunda, gözlemci tesiri önemli! Gözleme göreceli bir işleyiş var!

İkilik, ikillik, sorun çıkarır!
Herkes kaderini kendi belirliyor! Herkesin Kaderini Tanrı belirliyor!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Kişisel Gelişim

Seçenekler çoğalınca, insanların aklı karışıyormuş; seçenekler sınırlanınca, galiba insanların aklı bile kalmıyor!

Parfüm alırken olur bende; birkaç tane kokladıktan sonra, kokular karışıyor ve önceden bildiğime, denediğime yönelmek zorunda kalıyorum. Kafa karışıklığı da buna benzer! Olası senaryolar artınca insan en eski öğretiye, daha bebekken öğrendiğine kaçıveriyor! Ne de olsa denenmiş! Yenilik, güme gidiveriyor! Bu nedenle yeninin kabulü kolay olmuyor! Doğru olup olmamasından ziyade yeni olması özellikle ezber eski öğretilere uygun görünmemesi kaçma nedeni! Bunu eleştirmiyorum, sonuçları açısından inceleyeceğim!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Kıyım Kıyamet Dabbe


Kıyam, “Ayağa kalkış” dendi; bir sürü ayaklanma yaşandı, bu ayaklanmaların egemenlere yarayacağını da göreceğiz!

“21.12.2012 Maya takvimi bitiyor, ‘Kıyamet’ olacak! ” dendi ve saçma sapan görüşler ileri sürüldü!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Klişe

Alışılmış kalıplar içerisinde sıkışmış ifadelere, “Klişe ifade” diyebilirim! Bir öğreti ya da bir kutsal kabul üzerinden o kabulün sınırını aşmayan söylemler!

Eskiden matbaacılıkta yazı ve resimler kabartma şeklinde bir levhaya çıkarılır mürekkep sürülerek bu klişelerden baskılar yapılırdı! Yani bir yazının klişesi çıkarılmış ise üzerinde değişiklik yapmak günümüzdeki kadar kolay olmazdı! Zahmete girmemek için de klişe bozmak istemezdi elbet yayıncılar!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Korku Ve Saygı

Bir hanım parkta çocuğunu oynatırken, çocuğu huysuzluk etmiş! Kadın da söz dinletemeyince orada oturmakta olan köylü şapkalı bir adama “Şu çocuğu bir korkutur musunuz? Söz dinlemiyor! ” demiş! Adam; “Vay bilmem ne yaptığımın çocuğu! ” diye çocuğu azarlamış! Kadın; “Bey efendi ne yapıyorsunuz! Bana küfrettiniz! ” Adam demiş; “Ben ayı değilim, kurt da değilim; öcü de değilim! Bizim köyde korkutmak böyle oluyor! Siz dediniz ben de yaptım! ” Yani korku ile yol alınmaz!

Korku kişinin kendi içinde ve muhtemel bir hatasına karşı olmalı! Yani kişi kendi hata yapmaktan sakınmalı yoksa hariçteki işleyişten korkmak çözüm değil!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Kurban

“Sezar’ın hakkı Sezar’a Tanrı’nın hakkı Tanrı’ya”

Hatice’ye değil, neticeye bakmak gerek! Bazen alt düzey muhabbetler üst düzey hakikatleri anlatmak için kullanılır!

Devamını Oku