Ahmet Bektaş Şiirleri - Şair Ahmet Bektaş

Ahmet Bektaş

Dosdoğru Olur

İnsan ne söylediğini bilirse, ağzından çıkanı kulağı duyuyorsa sonun olmaz. Bazıları hem ne dediğini bilmez, hemde anlatılanı anlamaz. Böyle olunca da saçma sapan çıkışlar yapar, debelenir durur. Bu şekilde olanların sözüne itibar edilirse felaket olur elbet. Bunlarda ifade özgürlüğü gelişmemiştir. Kendi "Doğru"ları ile yaşarlar ve tüm insanlığın onların doğrusunda buluşması esastır! ? Bu nedenle saçmalar dururlar.

Benim deneyimlediğim bir kaç durum var. Mesela bir yazımı veya şirimi paylaşıyorum; yorumların çeşitliliği, birbirinden farklılığı çok önemli. Kısaca "Tebrikler" diyende oluyor. Uzunca değerlendiren de. Bireyin kendi öz algısı ise sorun çıkmıyor. "Doğru" veya "Yanlış" bulması özgür tercihidir. Benim sıkıntılı bulduğum husus şu; eleman yazıyı yeterince okuyup, anlamamış bile direk şahsa, yazara saldırıyor. Yazıdan anladığı kadar kendi taraf olduğunu sandığı ideolojik görüş ya da dini kanaati neyse onu savunmak adına "Gösteriş" yapıyor. Aynı yazıda bana "Dinci" diyen de oluyor, "Dinsiz" diyen de oluyor. Bunun nedeni açık, birey kendi algısını dillendiriyor. Yazı onun için önemli değil. O taraf olduğu ideolojik görüş ya da dini akım yönünde kendi mesajını vermekle meşgul. Anlamakla değil ki.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Evrende Her Şey Yerli Yerinde

Evrende her şey yerli yerinde, biz yerimizden uzaklaştığımızı zannedince alt üst oluyoruz!
Her şey “Ben” de başlar ve “Ben” de devam eder, ebedi.
“Ben” farkındalığı oluşmaz ise insan kendini evrende kaybolmuş hisseder!
Algılanmayan yok hükmünde! Görünmek istedi, zahir oldu!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

AŞIK MAŞUKTA SEYREDER KENDİNİ

Söyler misin ey sevgili
Sence aşk nedir?
Sevenin sevgilide yok olma hali
Yalnız bende midir?

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Ademoğlu

Havva dahil tüm insanlar, Ademoğludur! Bir yazılım var o da "İnsan" yazılımı ve adı "Adem" nasıl ki insanın erkek ve dişisi var bu ademde de erkek ve dişi birlikte var. Adem’in bedeni bu insan yazılımının donanımı gibi! Ve tüm insanlar "Adem" yazılımından ruhsal olarak çıkar bedensel olarak da ilk insan Adem, Havva'yı çıkarır içinden ve Havva diğer insanları çıkarır! Bu kısmı değişik anlatan olur; "Adem’in eğe kemiğinden Havva çıktı! " falan derler, ya da "Adem erkek, Havva dişi; birleşince..." falan derler ama bakın Ademde iki cins var, Havva dişi; Meryem, buna örnektir kime Adem'e örnektir! Eşeysiz olarak üremesi buna işarettir.

Ademoğlunun ilk aşamalarına bakınca “Evrim” konusu gündeme gelir ki buna “Tekamül” olarak bakıyorum. İnsanın topraktan, sudan ve balçıktan yaratılmış olması konusunda dini ve bilimsel literatürde çok bilgi var! “Hayat suda başlar! ” denilebilir! “Evrim Teorisi” olarak pek çok teori üretilebilir, hepsinin de ilk başlangıcı toprak ve suyun birlikteliğinden balçıktır! Toprak dişil, su eril; ikisinin cemi balçık! Evrendeki ikili sistem her aşamada gözlenir! Artı-eksi; pozitif-negatif; madde-anti madde olarak bu boyutta her alanda çalışır! Biri olmazsa diğeri de bilinmez! Evrimci görüş ile dini görüş arasında da çok ince bir çizgi mevcut. İkisi de insanın ilk maddesinde hemfikirdir. Toprak, su ve ikisinin cemi, balçık!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Bildiğim Tek Şey Kendime Yetecek Kadar Bildiğimdir

Hiçbir şey bilmediğini kasıla kasıla söyleyen insanlara cevabım olsun! Hiçbir şey bilmemek gibi bir saçmalık yok çünkü! Az şey bilmek ya da yanlış şeyleri bilmek olabilir ama hiçbir şey bilmemek mümkün değil. Bilinç açısından ele alırsak zaten bilinçsiz olanların bildikleri de “Bilgi” kapsamında olamaz! Malumat işte. Sanırım meşhur filozof meşhur bildik sözü söylerken bilinç kapsamında durumu değerlendirmiş… “Çok şey biliyorum ama bilinç açısından yeterli görmüyorum! ” şeklinde alabiliriz… İşlenmeyen bilginin zaten faydası olmaz! İlkel bir kabilenin eline Dünya’nın en meşhur fizikçisinin denklemleri geçse ne ifade eder! Alın size bilgi… Bilinç olmadan bilgi iş göremez! Uzaya gidiş formülleri geri bir toplumun elinde ne ifade eder? Her şey ortada…

Çünkü önde olmak sadece potansiyel açılımıyla yani potansiyel açan için geçerli diğerleriyle eşit olan insan açtığı potansiyeli kadar ilerler. Bu karda veya ormanda yol açmaya benzer bazıları yol açar bazıları da açık yoldan gider. Yol açan kendi yolunu açar açık yoldan giden ise yol açanı asla geçemez yani geçmesi için kendi de mevcut yola kendi bir ilave yapması gerekir. Demem o ki hazır yolda gidenler, bunu tercih edenler için gelişim sadece daha önceden gelişmiş olanlarınki kadar olacaktır. Eşik atlamayı göze almadan yeni gelişim söz konusu olamaz.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Aşk ve Cinsellik


“Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Az Eskilerden Az Yenilerden Akla Gelişine Göre Bir Yazı

Öncelikle şunu ifade etmeliyim; bilmediğim konuda yazmam! Kendi kanaatim olmayan şeyleri de başkasının ağzından nakledip övmem! Yazdıklarım kendi kanaatim olup inanç değil bilinçtir! Bizzat deneyimle çıkar eski zaman ulularından nakil yaparsam da tırnak içi ifadeyi yazarım! Benim o tırnak içi ifadeye katılıp, katılmadığım konusunda da gerekirse açıklama yaparım!

Az eskilerden; bundan yaklaşık 30 sene önce, askerden yani geldim ve evlendim! Yaz tatillerini köyde geçirirdik ya da bizim köy Ankara’ya yakın olduğundan akrabalarımız köy mezarlığına defnedilir, cenazelerin defin işlerinde bulunurduk! Bir yakınımın cenazesi için köye gitmiştim; 40 yaşında vefat eden bir erkek, cenazenin köy meydanında kadın, erkek, çocuk herkesin gözü önünde yıkanmasına şahit oldum! Ve gözlerime inanamadım! Bu nasıl bir psikolojik bozukluk dedim! Sonraları kapalı yerler yapıldı şimdilerde kapalı yıkama yerleri var!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Ahmet Bektaş: 'Şiirdeki hedefim sadece daha kaliteli yazmak.'...Söyleyişi

İçi ve dışı edebiyat dolu, insan endeksli bir şahsiyet okumak için, okunmaya değerdir Ahmet BEKTAŞ...
.....................................................................

meselci: 1962 Ankara doğumluyum. Halen Ankara’da ikamet etmekteyim. Evli ve iki evlat babasıyım. Şiir, edebiyat, felsefe(yaşam) ilgi alanlarım. Şiire 40 yaşımda merak sardım. Aşk ve yaşam şiirlerini seviyorum. Benim için dostluk çok önemli. Parolam: 'Hayat faaliyettir, dostluk gerektir...' 'Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.'

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Şiirde Şehvet

İnsanı sevk eden üç ana kuvve var; kuvve-i şeheviye (yeme, içme, cinsellik, uyku ve konuşmak) , kuvve-i gadabiye (elde etme, hükmetme, menfaat sağlama) , kuvve-i akliye (felsefe ve düşünmek) . Bu kuvvetler üç şekilde kullanılır. Tefrit (en düşük seviyesi) , ifrat(azami düzey) , vakar (kararında yerli yerinde, uygun şekilde) . Örneklemek gerekirse; yeme konusunda en düşük seviye vücudu zayıf düşürerek verimli çalışmasına mani olur, üst seviyede olunca çeşitli hastalıklar ve hantallığa sebep olur; orta karar en uygunu. Diğer kuvvetler için de bu geçerli. Gadabiye kuvvetinin aşırısı Firavunluğu, yetersizi de köleliği doğurur! Vakar olan orta karar ise en uygunu ne köle ne de firavunluğa yol açmadan özgür ve insan onuruna uygun yaşamak.

Edebiyat konusunda güzel bir tespit var; “Edebiyat ne ahlakidir, ne de gayri ahlakidir; edebiyat la ahlakidir.” Yani edebiyat ahlak dersi vermek için değildir! Ahlaksızlığı ders vermek için de değildir; edebiyat ahlak konusunun dışındadır, ayrıdır. Edebiyat kelimelere edep vermek sanatıdır. Edebiyat, kelimeleri ustaca dizerek şiir olsun, yazı olsun; şeklen estetik, mana olarak da anlamlı olacak dizimi elde etme sanatıdır.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Şer

Bir ortamda ya hayır vardır ya da şer. Aslında denge hali hayır haldir. Aşırılıklar dengeyi bozar ve sonuçta şer hakim olur. Şerrin oluşması için hayrın olmaması yeterlidir. Şer için ayrıca çaba sarf edenler olmasa dahi hayır yoksa o ortamda şer hakim olur. Zaten şerlerin en dehşetli kısmı hayır perdesinde yapılanlardır. Münafıkların gizli, perdeli şerri zalimlerin açık şerrinden çok daha tehlikeli olur! Çeşitli hayırların ya da kutsalların arkasına saklanan şer en fazla tahribatı yapar.

İyi görünümlü, toplumda kabul görmüş bazı insanların neden fesat ve kıskanç davranış gösterdiklerini düşünmüşümdür! Kendi hayatlarını gereksiz kısıtlamalarla daraltan kişiler başkalarının da aynı şekilde daralmasını ister. Ruhlarındaki esaret ve kötülüğü topluma bir şekilde yansıtırlar. Şeklen iyi, ahlaklı, kutsal görünmeye odaklandıklarından özü kaçırırlar.

Devamını Oku