Asıl varlığımız ruh;
Eskimez yok olmaz.
Eskise de bedenimiz,
Hayır olsun sonumuz.
Seninle ezelden tanış,
Ne Sağdayım, Ne Solda. İlerdeyim.
Evrimsel süreç devam ediyor.
İnsan ve evrende değişim ve gelişim canlılığın devamının bir gereği. Hayat faaliyettir çünkü.
Değişim
Değişim, gelişimin göstergesi. Her şey gelişirken değişir. Yenilenmek pozitif olarak harika bir geleceği kurmamızı sağlar. “Doğru” diye sunulan şeyler doğruluğu birey tarafından algılanmadan, onaylanmadan “doğru” kabul edilemez. Doğru olduğuna inanılan şeyler algılandığında, bilindiğinde yerini bulur. Yani inanılan şey bilinince gerçek yerini bulur. İnanmak bilmek için ülküdür.
“Dünya’da mekan ahrette iman” Dünya’da mekanı anlamak kolay; ferah, geniş bir mekan insanın bedensel ihtiyaçlarını karşılamasını ve toplumsal aktivitesini kolaylaştırır da ahrette iman ne işimize yarar, kapsamlı düşündük mü? Yani ahrette iman olsa ne olur, olmasa ne olur? Her şeyden önce imanı anlamalıyız; iman her hangi bir şeye inanmak veya Tanrı’nın varlığına inanmak olarak indirgenirse anlaşılamaz. İman, insanın kendi bedensel algıları ve ruhsal algılarıyla ulaşmayı hedeflediği bir ülküdür. Yani iman edilen bilindiğinde bir üst aşamadadır insan. Özetle iman ettiğimizi bilmek için hedefe alırız, hedef fetih edilince yeni imanlar hedefe yerleşir. Değişim sınırsız ve sonsuz olarak devam edecek; bunun sebebi değişime konu olan esmanın sınırsız ve nihayetsiz olmasındandır. Önce iman edilir, iman edilen algılarla bilinir, yeni imanlar açılır; gelişim sonsuza dek sürer… Peki insan gelişince ne olacak? İnsan, Dünya boyutunda maddi algılarla data, veri topluyor; bu veriler, datalarla diğer boyutlarda yolculuğuna devam edecek…
Bozuk Ağız
“Edep, ahlak, namus” dilinde,
Muhterem, evliya!
Menfaat varsa, “Mubah” devrede…
İnsanlık nerede?
Aşk; deli bir kuyu,düşmeye gör ansızın.
En güzel güllerini derer, tatlı meyveler dökersin.
Ruya aleminde gezer, gökteki yıldızları tutarsın.
Böceklerin hatırını sorar, kuşlarla konuşursun.
Her şey biter bir anda, Çıktığında o kuyudan
Ahh! Bu kadınlar…
Hayat faaliyettir. Durmak ölüme eş…
“Kadınlar ne kadar olağanüstü olduklarının farkında değiller” Evet, kadınlar olması gereken yerde değiller, toplumun veya erkeklerin görmek istedikleri yerde tutunmaya çalışıyorlar.
Sadakat, evet “sadakat” kız, evli, dul, yaşlı tüm kadınları yücelten sadakat… Yanlış anlaşılmasın, erkeklere sadakat değil. Anlatmak istediğim kadınlığa has sadakat. Sözünde, özünde, işinde, kıvırtmadan duruş sergilemeli ki kadın saygı görsün. Sıkıştığında yalana başvuran, sözünde durmaktan aciz, iftira etmekten kaçınmayan veya zayıflığından dolayı haksızlığa uğradığını iddia eden; göründüğü kadar masum olmayan kadın tipine maalesef toplumda sık rastlanıyor. Bu yüzden saygın kişiler, dul veya yalnız yaşayan kadınlardan uzak durmayı uygun görüyor. Yeterince onlara yakınlık gösterip yardımlaşamıyor. Kısır döngü, bazı dul ve yalnız yaşayanlar büsbütün bunalıma giriyor. Burada suçlu toplum mu, erkekler mi?
Erkeklerle eşit şartlarda, eşit ücret alan bazı kadınlar; dişiliklerini ön plana çıkarıp haksız rekabete sebep olabiliyor. Veya cinsiyetini öne sürüp bazı işlerden kaçınabiliyor.
Mana Asılda
Asalet, asıldan geliyor.
Esas olmayan, asil olmuyor.
Taklit aslı tam vermiyor. Yani her şey kendi hakikati ve anlamı ile değer kazanıyor.
Duygular, hevesler, hisler, sevgi ve aşk; hepsi asıl ise asildir.
Hani demişler;
'Zevkler ve renkler tartışılmaz.'
Kimi tatlı sever,
Kimine acı tatlı.
Aşk bazen güldürür,
Beyin Kontrolü
Kontrol, bilgi ile olur!
Otomatik cihazlar, her aşamayı algılayıp ona göre yeni durum oluşturacak alıcılarla donatılır! Eski tabirle müşir (yağ müşiri) cihazın o bölgesinden kumanda bölgesine durumu bildirir! Şimdi tamamen bilgisayarlı donanıma sahip neredeyse tam otomatik çalışan makineler var!
Azıcık ilahiyat etmiş talim.
Sanır kendini en büyük alim.
Tepeden bakar insanlara daim.
Belli ki o; bir ahmak zalim.
Ben de ona uyarsam; ne olur halim?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!