Özgür Düşünce / Ortak Akıl
Özgür düşünceye “ortak akıl” ile ulaşılır.
Bilginin kaynağı akıl ve nakil. Nakil bizden öncekilerden bize intikal eden her türlü yazılı ve sözlü bilgi; genetik aktarımı da nakilden sayabiliriz. Akıl, iyiyi kötüden ayırma yeteneği, zekâ ise onun aracı. Akıl, zekâyı kullanarak değerlendirmesini yapar; kâinatı anlamaya çalışır.
Bilgi Kirliliği
Günümüze kadar gelebilen eski öğretilerde neden en çok “İtaat” konusu vardır, hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm; geleceğe eser bırakanların hemen hepsi gücü elinde bulunduran diktatör ya da kral türü kişiler olduğundan halkın itaatini kutsallarla sağlamışlar! Halktan olan hakikati dillendirenler zaten pahalı kağıt ve tabletleri kolayca kullanamaz, kullansa dahi kral ve diktatör hatta din adamlarının aleyhinde bir şey yazamaz! Bu durumda günümüze ulaşan bilgiler kral mezarlarından ya da kralları öven, itaati emreden yazıtlar olacaktır. Bu nedenle tarihsel nakiller güvenli değildir! Bilimsel incelemelerle varılan sonuçlar ise zaten yorum olarak görülmeli. Demek ki tarihsel verileri sadece bilgi için kullanmalı, tarihsel verilerde takılı kalmak tam bir felaket olur. Eski zaman egemenlerinin bıraktığı bilgileri tekrarlamak olur. O dahi potansiyeli eski zaman ulularına kaptırmak olur. İnsanlık bilmeden eskiye esir olur veya eskici olur!
Günümüzde bile bu bazı toplumlarda böyle değil mi? Taze bilgileri bile korkudan yazamıyor insanlar, bilgi daha üretim aşamasında sınırlanmış oluyor. Padişahım çok yaşa diyenler ne yazarsa halk onunla idare edecek. İtaat ediyorum o halde varım diyecekler.
“Ben”liği Yok Eden “Biz” Çıkmazı
“Ben” olmadan “Biz” olunmaz!
Emeklemeden yürümeye kalkışmak gibi bir şey “Ben”liğini bilmeden “Biz” olmaya çalışmak!
Ağır Hikaye
Gerçekler çıplaktır; utangaç olanlar okumasın! Hikaye ağır! Bizzat kendi izlenimlerimi yazıyorum, yalan, tahmin ve dedikodu türü şeyleri yazıya katmadım!
Bakınız bu erkeklerin yaramazlığı erkek egemen öğretiden ve kutsal öğretilerin erkek egemen oluşundandır. Kadınların düştüğü durumu anlatmak açısından yazıyorum yoksa kim kimin umurunda ki... Kadın erkek ilişkilerinde denge sağlanana dek süren bir debelenme var! Onu gözlemledim yazıyorum.
Diriant (Altınçağ)
Sanma ki robotlar diridir,
Yeniçağ’da ölümlüler dirilir.
Zaten deliler ülkesinde akı...llılar delidir.
Her üfleneni “insan” mı sandın?
Gerçeksiz Yalan Olmaz!
Hakikat yani, asıl şudur; bir şeyin yalanı ve gerçeği cem edince hakikati açığa çıkar!
“Kara bir gecenin içinden geçiyorum
sırt çantam ki bir kara araba
Boyut Savaşları!
Bu konuda daha önce çok şey söylenmiş, yazılmış olabilir! Ben kendi felsefemi ve birikimimi yazacağım. Öncekilere uyar veya uymaz! Ya da akla uyar ya da uymaz! Ben felsefe olarak yazıyorum. Akla kapı açmak için; ben yaptım! Oldu…
Boyut savaşları konusunu açmamın sebebi, Dünya boyutunun esfel sefil sayılması ve en fazla müdahale edilen boyut olması sebebiyledir. Bu boyutta müdahaleler eski çağlardan beri; insan ilahlar, yarı insan ilahlar, ilahların insan veya nesne temsilcileri, temsilcilerin temsilcileri, kurtarıcılar silsilesiyle olmuş!
Maria (Fatma)
Ötelerden geldi buhurlar içersinde
Maria’nın çağrısı yüreğime…
Hala yankılanıyor Işık dağı eteklerinde,
Bu haber Meryem Ana’dan günümüze.
Niteliksizlik
Bir düşünce deneyi işle başlamak isterim yazıma; iki ıssız ada olsa aynı büyüklükte ve aynı şartlara sahip. Bu adalara yüzer kişilik, yarısı erkek yarısı kadın orta yaşlarda (Otuz) sağlıklı nesiller yerleştirilse. Adanın birine yerleştirilenlerin tamamı okuması yazması olmayan ve bilgisiz olsa! Diğer adada olanların ise sadece biri her konuya hakim bir profesör olsa. Yüz yıl sonra hangi adanın daha ilerde olacağı öngörülür?
Japonya ve Almanya çok değil yetmiş yıl önce tamamen bitik durumdaydı. Şimdiki durumlarına bakınız! O yıllarda onlardan daha ilerde olanları nasıl geçtiler? İnsan alt yapısı ile geçtiler. Nitelik ile... Bu toplumları sıkıntıya sokan şeyler bildik şeyler; ırkçılık, ideolojik ve dinsel akımlar olabilir!
Kadın, Şiir, Edebiyat
Kadınların sosyal ve siyasal alanlarda söz sahibi olması, son yüzyıl içersinde daha fazla görülmektedir. Ülkemizde kadınlar Cumhuriyet dönemiyle siyaset sahnesine çıkabilmiştir. Avrupa’da (Fransa’da) 1945 de oy hakkı alabilmişler.
Edebiyat alanında da kadınlar son yüzyılda seslerini daha gür çıkarma imkanı bulmuşlardır. Neden bazı kadınlar günümüzde hala siyaset ve edebiyat alanında pasif durumda? Bu sorunun cevabını kadın kimliğinin tezahüründe aramalı. Bir eser vücuda getiren kadın-erkek, bağımsız kişiliğiyle edebiyatçıdır. Yazdıklarını (Eş, baba, nişanlı, ağabey, şeyh vb.) şahısların onayına sunan ya da yazdıklarının hesabını onlara vermek durumunda olan bir kadın; başarılı ürün verebilir mi? Bu nedenle, bazı kadın yazarlar yazı ve şiirlerini yoruma kapatmak zorunda kalmaktadır.
Geniş okuyucu kitlesine sunulan, şiir-yazı eğer yoruma kapatılmamışsa; farklı kültür ve anlayışa sahip kişiler tarafından yorumlanacaktır. Ki yazar, yazdıklarının başkaları tarafından nasıl algılandığını görsün. Bazı şiir-edebiyat sitelerinde eser sahibinin yorumlara müdahale hakkı yok. Antolojide yazarın uygun bulmadığı yorumu, “Pasif” etme hakkı var.
Kadın yazarları sınırlayan bir husus da, bazı erkeklerin yardım amaçlı; onların eserlerine yapılan yorumlara cevap vermesi! Bu hiç uygun bir davranış değil. Hakaret içeren yorumlar için, zaten antoloji yetkililerince gereken yapılıyor. Ayrıca üyeler de tepkisini gösteriyor, göstermeli.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!