Tanımadığım yüzler gibi
Gördüğüm hiç bir şeyin adı yok
Cevaplanmıyor parmağımın ucundaki sorular
Yağmur suyunun doldurduğu çukurdan
Beni mi gözlüyor Dünya
Taş kırılsa
Kağıt yansa
Shift delete tuşlarına basılsa
Unutulsa
Tozdan
Tekdüzeliğin çeşitliliği artmış
Gönüller kalabalık
Böcekler gibi görüyorlar artık
Göz göz
Sağdan say
Aslı ve Ferhat ve Mecnun ve Şirin ve Kerem ve Zühre ve Leyla ve Tahir ve…
Şairin dizeleri bir pencerenin buğulu camına parmakla yazılmış gibidir
Bize içeriyi ve dışarıyı gösterir
Her yer yokluğunla dolunca beliriyor varlığın
Kum kalıba dökülen eriyik metal gibi
Öylece kalakaldım doyamadım bak
Maya
Hafızam bir anahtar deliğinden gösterir
Karanlık odalarla dolu kapalı bir otel
Kilitli kapılar ardında kilitli hatıralar
Bahar bakışı baktı sana
Cemrelerini düşürdü
Havana suyuna toprağına
Kızardı yanakların terledi avuçların
Yaz bakışı baktı sana
Her yeri birden gezmek istiyor
Her şeyi birden görmek istiyor
Her aşı birden tatmak istiyor
Her güzeli birden sevmek istiyor
Bu yüzden
En yüksek dalında en olgun yemişlerin
Utanırım uzanmaya
Rüzgarlı mı acaba güneşli mi oralar
Bilemem ki
Daima gölgendeyim
Sen gelme sakın
Aynı uzaydaki gibi
Parmağınla itsen giderdim sonsuzluğa
Tutunacak bir düş yoktu
Bir uydu gibi
Avare dolandım geceleri göklerde
Yıldızları karaladım
kısa ve öz