Beceriksizinden bir ressamım ben
Deniz çırılçıplak serilmiş karşımda
Bir elimde palet bir elimde fırça
Umurunda mıyım ki denizin
O şimdi durgun sularında beni binlerce kez boğmakta
Yalnızlığı
Camlarına soğuk rüzgârlar çarpan
Sıcacık bir odadaki boş bir somya gibiydi
Şöyle uzanıp üzerine uykulara dalmak istedim
Sessizliği
uzaklara bakmak terketmiş uzaklara
çökmüş sislerin ardındaki dağlara
okyanus kıyısından gemisiz ufuklara
gökyüzünde tüy gibi yükselmiş bulutlara
uzaklara bakmak sessiz uzaklara
bir yaşam var aramızda
yollarında yürüdüğüm şu ömür
belki de yuvarlak bir akvaryum
okyanusa atılmış iki tane kesme şekerdir olsa olsa
Fabrika ayarları böyle
Kapanan bir kavanozun kapağı gibi döner
Geçmişi sıkıca kapatarak bir daha açılmamacasına
Mutluluk
mutluluk basittir, çok basittir aslında
bazen
yazın öğle sıcağında
bir ağaç gölgesinde rastgeldiğiniz
denizden uçup gelmiş serin bir esintidir
Sen mi seçmiştin beni
Ben mi seçmiştim seni
Bilmem neden tutmuştum
Buz gibi ellerini
Aram daima açık
Haklılık pay pay dağıtılmış
Bütün fikirlere
Kimine bir, kimine beş, kimine on
Yeter ki yürekten olsun
Hiçbir fikrin eli boş kalmamış
Avuçlarını yalamışlar
Görmeye duymaya unutulur gider
Yük boşalır bedenden sancısı diner
Ne yokluğu duyulur ne bir hafiflik
Dinginlik içinde aşk biter
Ayrı kala kala ayrılık biter
Kalamış'ta
parkta
bankta oturmuş bir ihtiyar
Haziran akşamı bir tablo gibi asılı önünde
ve ömrü bir madalyon gibi
boynunda
kısa ve öz