Nisan, az pişmiş Mayıs
dibi tutmuş bahardır, Haziran
Kömürdür kömür
ter konan Temmuz ve Ağustos
harlı bir fırında unutulan
Bir eşele bakalım ağarmaz gecelerini
Neler çıkacak karanlığından
Işık değdirme uykularına bir süre daha
Bekle bulutlar silinin düşlerinden
Dinsin sanal sancıların
Bırak büyüsün içinde ahşap korkuların
Tatlı su kısıtlı olmuş
Oysa, önce tat tükenmişti zaten
Yaşamın mevsimi geçmiş
Turfanda çıktı
ağacından kopardığım yemiş
Bir uzatmayı mı yaşıyoruz?
Bir çizgiden doğmuşum ben
Birbiriyle zitlaşan iki rengin ayrılığından
İki yuvarlak dans etmişler üşüyen sonsuzlukta
Siz hangi ışıklara sabah demişsiniz
Ben gece, hangi kuytulara
Matlaştım
Yaşamaktan çizik çizik oldu başım
Artık yansımıyor alnımda hayat
Kulaklarımda saniye çıtırtıları
Gözlerimde bütün düşlerim bayat
başım dönüyor
aşırı dozda güzellik gördüm
bünyem kaldırmadı mı yoksa
taze yeşil çimenler arasında
Bugün ukala tarafımdan kalktım
Bütün kahkahalarım
Tek ayağı eksik bir koltuk
Ayakta duruşu
Ufuklarından bulutlanmış göklere benziyor
Ah içi boşalmış sıfır
Ne kadar çok koştum peşinden
Benimkisi dibi delik bir ömür
Ağzımdan nefes nefes sıhhat boşalır
Hayallere dalışlarım
kısa ve öz