Yanında yaşadığı sudan görürüm ben
insanın içini
İşte böyle kapkara gördüm ben
İstanbul şehrinin
insanının içini
Çünkü ben sende senin görmediğin bir şeyi görüyorum
Ki bir çiçek açsa alnında eksilir senden
Gökkuşağının yedi rengi değil benim aradığım
Ne de karlı bir orman sessizliği, gözlerinde
Bir elin bir elde sıcaklığı belki
Bir gecenin ağarırken susuşu belki de
Şu ressam var ya
Renkler için sadece bir iletken
Tuvaline batırarak fırçasını
Gökkuşağını topraklıyor
Bir motorun silindirindeki kuytuluk var içimde
Dünyamı kırk mumluk bir ampul loşlaştırmış
Ağrılı bir şimdinin içine tıkılmışım
En son gülüşümden yola çıkmış
Saatlerce yol almışım tenha bir otobanda
- I -
Mart'ta Temmuz doğacak
Gözler ışığa
Bir çift cephe daha açacak
Binlerce ağlayan günün önünde
gülen bir gün
kalın siyah bir kumaş üzerindeki
ak bir tül gibi
örtemiyor ardındaki karayı
'Mutluluklar paylaşılarak çoğalır' diyenler
hiç düşünmüşler midir diye sordum kendi kendime
dün akşam çimlere uzanırken
altımda ezilenleri
05.05.2005
umudun saatidir sabah
günün goncası
gözlerinden çapakları silerken
rüya gibi unutulur karanlıklar
yine davetlisin hayata
Yolculuktayım
Erken kalktığımdandır
Yorgunum
Beyaz üzerine
Beyaz harflerle olduğu için
Ne düşündüğümü
serin bir yaz akşamı gibi paylaşmak
bu dünyanın güneşte pişen aşını
bir dağdan dört dere dört ayrı köye
hepimizin elleri kristal birer bardak
01.08.2009
kısa ve öz