Bir gemi yaptı
en güzel şiirini yazdığı kağıttan
bir şafak vakti
susuyorken deniz
bindi gemisine
gitti bu diyarlardan
Parmakları açılmış tel ataçlar gibi
Erik darlığında elmacık kemikleri
Küçük bir o harfi titrer dudaklarında
Yaylar gibi yaylandıkca alt çeneleri
Dikene takılmış yün gibi sakal sakal
bir limon gibi kestin beni tam ortamdan
iki ucu koşan bir at başı olan solucan
fare gibi deliğinde titreyen can
bütün bıçakların öz kardeşidir giyotin
uçurumlarda boşluklar bekler
bir çığlığı kılıç gibi batırmak için
en tepelerden en diplere
gökyüzüne akbabalar saçarak
umudun açıklarında ışık
yalnız yalnızlığı aydınlatır
oysa
bıkmışlığın kayalıklarında
köpük köpük bulutlarda ışık
köpük köpük gökler
göklerde renk
bir aşkın ilanı gibi taze
bir iş gününün öğleden sonrasında
çırpınıyorum
örümcek ağındaki arı gibi
geçsin diye beklediğim şu dakikalar
hep ömrümden
Yeni bir ben doğar
Günlerin eskittiği benden
An gelir
Bir polen zerresi konar da başıma
Sesini duyarım
Bir ılık rüzgar seçerim
kısa ve öz