Kıpırdamaz yol kenarındaki papatyalar,
Gülümsemezler bana bir şeyler eksikken.
Sürükler yara, duygudan yoksun fırtınalar,
Yanık kaldırımlarda yanımda sen yokken.
Yok,çay bahçesinde içtiğim çayda o tat,
Bana o kara gözlerin gerek
Erek merek hepsi bir hikaye
Sensin benim şu ömrüme direk
Yaşanmışlıklara düşen paye
Al beni gidelim buralardan
Bir kış vakti, necidir bu kuş
Elinde bin bir hediye gelir
Biri önümde biten yokuş
Diğeri arkadan koşar gelir
Deniz suyu, mavi dalga
Bilmiyorum ne kadar zaman oldu görüşmeyeli;
Akşamları sabahları birbirine kattım sevgili!
Dünya malını bir hiçe sayar oldum iyice,
Eller rızkıma ortak oldu sessizce sevgili!
Tarumar oldum gezerim sokak aralarında,
Hiçliğin kenarında
Piçliğin tadını çıkarıyorum
Yanımda olduğunu diyorsun ama
Nerdesin diye çok arıyorum
Ah her sarılışı boğaz kadar
Serin ve ferahlatıcı sevgilim
Gecenin içinde sis var,
Kalbimde sancılı bir his.
Bahtıma ne gelirse kar,
Bu, ömrümdeki son bahis.
Bir rüzgardı, nerden estiği belli olmayan..
Nereye götürdüğü veya götüreceği,
Nereden başladığı kadar bilinmeyen..
Bir rüzgardı işte; sığ sulardan kurtarıp,
Sonsuzluğun deryasında yüzdüren..
Şimdi zaman bire yakın, gece vakti
Kendimi dışarı atıp, bir iskele yapmak var
Herşeyi bir köşede bırakıp, kapıyı çarpıp
Cebimde sarıldığım avuç avuç sevda akti
Savrulan saçlarımı rüzgara vermek var
Ben bir insan idim cezayirin göbek bağında
Rutin işlerimiz vardı bizim de sizin gibi
Erkenden işimize gider didinirdik tüm gün
Akşam olunca sevgilinin kollarına sürgün
İşçiydik işçi olmasına, ama alırdık hakkımızı
Ahmet gerçekten mi? Sen artık yok musun? Paydos mu dedin bu dünyaya... Bak bunları ağlayarak yazıyorum umarım bu bir şakadır...