Sokakta çocuklar dolaşır, ayakları çıplak,
Bizde ise lüks iskarpinler, kara, kahve ve ak.
Batarken ayaklarına kırıklar, çakıl taşları,
Gönlümüzde geçer daha iyi mırıltıları!
Hastanede bir hasta, upuzun yatar komada,
Uçurumun kenarında gülümseyen,
Bir çift çağlayan gözlerin
Akar gider
....................son
........................... suz
................................... lu
Gözlerin gibi buz kesmişti hava
Karlar yağıyordu senli sessiz senli sessiz
Ve ben size bu köşebaşında
Rastlamıştım apansız sepsessiz
Üstünde durmuş mevsime uygun-suz
Ben, yalnız bir kültablası
Üzerimde hatıralardan izler
Ve geçmişin tamahkâr pası
Hepsi, paklanmak için su bekler
Nerden gelirsen gel sonsuz hayat
Al sana! dedi kurşun
Al sana! Al sana! ..
Hava sıcaktı, ortam dardı
Kim bilir o dar kutuda
Ne kadar bunalmıştı
Mahkumluk, bir ömür
Aslında sensizlik sebebimdi sigara
Hasretliğinden isli dumanlı mağara
Aşk,şimdi gel de o berzah günleri ara
Kalmadı ruhumda kötülükten hiç dara
Aşk, beni böyle mutlu günlerde yakala
Seni bekledim tüm yıl zamanın karşısında,
Bekledim de gelmedin duygunun karşısında.
Karanlık, çiçek ve toprak sevgilim artık,
Kıskanıp ben, dur mezarımın karşısında! ...
şimdi uyumalıyım artık
.... kapatmalıyım gözlerimi
.................gelişigüzel gelen
....................cümlelere
.......ve serseri serseri
.....................gezen geceye
Öyle zor ki yüreğine varmak benim için;
Ümitsiz aşkın kahramanı gördüm kendimi...
Aşk, uçsuz bucaksız çalılık alemi ise,
Ben; her daim onunla uğraşan kemirici! ..
Altın çağını devirmiş
Bir ulu çınar
Yatarken musallanın üstünde
Bir serseri bağırır köşebaşında
Ahaliye ve mirasçılara hitaben:
Ahmet gerçekten mi? Sen artık yok musun? Paydos mu dedin bu dünyaya... Bak bunları ağlayarak yazıyorum umarım bu bir şakadır...