(İskandil)
Bir kök olacağım bu denize kalın bir kök
Benden sonra da sürecek filizlerim
Benden sonra da yıldız olacak gökyüzüne
Deniz çiçeklerinin derinliği gözlerin
Ne zaman can alıcı sözcüğü bulsam
Benim o kılıç yüzü kendine dönük kırılgan
Benim o bahçede sessizce dolaşan kaplan
Benim o denize açılan zakkum ağacı
Dolaştım geldim sonsuzluğu senin için
(Beyrut Beyrut)
-Reha Mağden’in anısına
Bu acı çekmiş gök, bu acı toprak
Bu hızlı hızlı büyüyen ot
(Ey Beyrut)
Ben de yıkıntılarından oldum ey Beyrut
Ben de yıkıntılarından doğdum ey Beyrut
Duvarlarının altında kanlı gömleklerine anıt
Sokaklarının cinnetine geçit oldum Beyrut
Denizler evler ey! Her keresinde
Mumla aradığım ay tabaklarda uykulu
Ay tabaklarda.. Zeytin ağaçları sökülmüş
Çocuklar geceler boyu dipsiz kuyu
Sonra gider çocukları öldürülmüş annelere
Neyi ölçüyorum?
Bir derinlik değil miyim denize ben?
Bir ağaç değil miyim düz ovada?
Bir kuyu değil miyim susamışa ben?
Bir göl değil miyim balıkçıya ben?
Bir orman değil miyim avcıya ben?
Kudüs’te yağmura açarlar çocuklar pencerelerini
Yağmur kız kardeşidir evlerinin
Çocuklar kuşlar kadınlar ey!
Yağmura çıkarlar caddeler boyu
Kudüs’te leylaklar açar fısıltılarla
Yitirdim
Soluk aldığım büyük çatıyı
Kuşun kanadığı ağaçtan göğü
Otu yıldızı tozu denizi çiçeği
Çitle çevrilmiş sabahın kollarında
Öyle derinlere cam kırığı mavisi denize
Öyle derinlere içinde boğulduğum keder nehirlerine
Öyle derinlere içinde boğulduğum ezik gözlerine
Öyle derinlere eski kulelerin gölgelerine
Öyle derinlere yağmurun sonsuzluk ülkesine
Öyle derinlere ormanın kokusuna alevine
(Mersin’de Eski Bir Sokakta)
Kanıyorum,
Kanayıp duruyorum Mersin’de eski bir sokakta,
Duvarlarında mor çiçek salkımları olan,
Denize inen bir sokakta,
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah sevenlerine Sabırlar dilerim. Keşke daha uzun yaşasaydı da tariflerinin tadına bitimsiz,doyasıya varsaydık.