Denize uğramış bir yüz tanyerini gösterir
Gürültücü mayıs böceklerini, kaçkar çiçeğini
Bütün geceyi elifi elifine örtünürsün
Orman yalımı tanyeri denizin üstündedir
Çiçeğe uğramış bir yüz dünyanın kıyısında
Gönlümün alıp götürdüğü rüzgârın tefi
Bir vakit beden bulur aramızda Kevser
Ay saat kulesinin üstündedir
Bir kuş böler ışıklarını, aramızdan geçer
Derken çeliklerini sıyırır kent, esner,
Gecenin küçük kırıntıları vurmuş yüzüne
Bir su berraklığı, yalınlık belki Kevser
Kavakları geçince bekle beni
Şöyle bir durup bakayım yüzündeki
Gece gündüz derin değişmeler denizine
Yeni şeylere döneceğiz Kevser
Estetiğe, ekonomi politiğe, dilin ve paranın
Kullanılış biçimine. Oradan okuyacağız
Sağlıksız giden şeyleri Kevser
Bana temiz bir gömlek ver Kevser
Ne kadar yaşarsak acıları günlere
Aylara bölelim bölelim
Kaçamayız kendimizden
Ağacın yapraklanmasından
Kuşların tarlalar üstünde uçmasından
(Su Kantosu)
Bir çiçeği önüne katıp götüren su
Bulvarları caddeleri sokakları ıslatan
Nisan yağmurunu giyinmiş yumuşak başlı su.
Işıkları yaktım, deniz kabuklarından kolyeler yaptım,
(Yol ile Ölüm)
Yola dönüşen sen misin, güneşli
Sözcükler mi zeytin ağacından
Düşen yol kenarına
(Doğum Günü Kutlaması)
Bana sormayın bilmem ki
Bir çiçeğin gümüş rengi vaktinden doğduğumu
Güneş karanfillerin içindeyken
Ve babam güvercinlere yem vermeye gitmeden
Ezra Pound Eliot Paz Rene Char
Hâlâ başucumdasınız, oturmuşuz
Yirminci yüzyılın eşiğine
Ay gümüşten ışığını yakıyor hâlâ
Geniş kalçasıyla güneş yürüdüğümüz denizde
Isısını veriyor görülmeyen biçimde
Kıstırılan insanın sıkıntısını almalıyım yanıma,
İçbükey yalnızlığımı, kapıdan sızan ışığı,
Öyle apansız olmalı gitmem
Öyle çok yaraladı ki beni dünya
Bütün rezillikleri bırakıp gitmeliyim




-
İsmail Şafak
Tüm YorumlarAllah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah sevenlerine Sabırlar dilerim. Keşke daha uzun yaşasaydı da tariflerinin tadına bitimsiz,doyasıya varsaydık.