uyandım ki masamda duruyor kırmızı güller
onları kim koydu kırık dökük dizelerin,
solgun harflerin arasına?
harabeye çeviriyor gönlümü
bitti desem de bitmiyor bendeki aşk hüznü..
Denize yakın oturuyorum, evden
Geldim, birkaç dergi kitap
Aldım yanıma, kuşları çağırdım
Yorulup konmuşlar tele
Kötü alışkanlıklarım yok, sessiz
bütün fıskiyeler açık, bütün yaz
öğleden sonra, fıskiyeler uzak akrabalarım
benim, serin yaz sabahları uyanık
uzak akrabalarım pazar yerlerinde
dev büfelerin önünde hırçın
parçalanmış giysiler içinde
Sığırcıklar ve her şey kalbimden havalanır
Sığırcıklar, kiraz ağaçları, faytonlar
Sonuçsuz yazdan konuşurum
Kuşları havalandıran ılık rüzgârdan
Bir kız var yüreğimi hoplatan
Onu konuşurum. Kıvrılışını ırmağın
Akşam mı oldu bir yanım göçük
Rüzgar tırpanlar geldiğim patikayı
Eğreltiotları sarmaşıklar hüzün
Kuşlar uçar çalılardan bulana dek
Bir başka kuşu, umuttur bu çatılarda
anladım aramalıyım gökyüzünün fıskiyesini
gülleri ve gökkuşağını bulmak için
unutulmuş viranelerinde göğün
yakılıp yıkılmış köyler bulmalıyım
ağlamaya hazır yeni doğmuş çocuklar
hoyrat savaşın ölüleri arasında
hava çiçek tozu içinde parlıyor
sokağın tek nar ağacı güneşte
yapraklarını kurutuyor
bir salyangoz kabuklarını parlatıyor
birkaç karınca koşuşturmada
Bilmiyorum, gülün sesi var mı? Dokununca ‘eyvah! ’ desin istiyorum. Gül yetiştiricilerini tükettik. Gül veren de yok. Hayal kurma dükkânlarını kapattık. Söz silahşorları bilge şairler dönemi bitti; şöyle çalımlı yürüyen ‘abdal’. Asfalt yerdeyiz, gül yetiştirilecek toprak kalmadı. Rüyalar eşyalaştı. Rüzgâr koyaklarında ya da bir papatyanın içinde yitmek istiyorum.
Gül göçüğü zamanı geçiyor bir yüzüğün içinden. Kalp burcu sokaklar gül kokmuyor. Varlığımız buharlaşıyor acemiliğimizden. İşte tam da bu yüzden hançerem patika türküleriyle dolu. Yürüyorum parka doğru.
mevsimler uzar saatler kısalır
hayat gülde gülün tekrarı
güz vakti miydi belki öyleydi
gülde gülün sesi
suda testilerin sesi
eylül sonu uzun yağmurların sesi
sen ey yeniden çiçek açan ağaç...
gökyüzünün mavisini dağıtan rüzgâr..
bunlar senin gözlerin ey yıkıcı sevgili
sen ey yırtıcı sevgili, ey yetinmezlik
gökyüzüne alıştık, suyu işledik




-
İsmail Şafak
Tüm YorumlarAllah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah sevenlerine Sabırlar dilerim. Keşke daha uzun yaşasaydı da tariflerinin tadına bitimsiz,doyasıya varsaydık.