bu sabahın sessizliğinde
horozlar öterken
bu sessizlikte ne yapar
nasıl düşünür insan
şaşıyordum
bugün hep seni ama seni
ne yaptığımı sorma
uyuyamıyorum kimi geceler
kimileyin tadı da yok yemenin içmenin
günde üç dört kez gidip gelmişliğim
yorgunum uzaklıklarla
ve yarsımalar içindeyken
tumbul(at arabası) getiriyor taşıyor beni
otların üstünde oturmaktayım
suyu az elektriğin daha girmediği
unutulmuş köye giriyorum
daha kurumamış üç dört yaşlı ağaç var
kurumaya yüz tutmuş
dün ’nasılsın’ diye sordun ‘iyiyim’ dediydim
yüreğimi duydun mu
yarsımışım
öyle hüzünlü öyle öfkeli geldi sesin
yalnızlığımı günlerle yarıştırıyorum
yorgunluğumu gecelerle
sen işçiliği bilir misin be yavrum
çalışılan fabrikayı
soğukta sıcakta yağmurda işe gitmeyi
toz duman pislik yutmayı
uykusuz kalmayı
elektrik kesilince (dinlenmek için)
tükenen korkularımı yeniledin
gözbebeklerinde çocukluğumun doğuşunu işledim
kimi ağaç dalı gibi ağır ve canlı
kimi terlercesine yeni ve dayanıklı
düşündürür
yalnız gün batışında mı ayrılık acısı doğar
o tozlu yollarda zar-zor
ayaklar sürülüyor-sürünüyor-sürüklüyor
yeniden basıyorum bitmiyor-tükenmiyor
oysa lokomotif kömürü
sigara dumanı ya da is değildi ki
ama duruyor işte iz iz izler izler
‘damlaya damlaya göl olur’ken şiir
yüreğimdir kanayan
bir çocuk doğururken analar
diğer biridir toprak olan
ezinç dişlerini temizlerken kandan
nasıl vahşeti unutur insan
Sevmeyi bilmezdi bu kalem
mutluydu
ağlamazdı batan güneşin ardından
saatler boyu
sana yazdı ilk kez
gecelerin uzunluğunu
bugün on iki mart
karanlık baskındı
ışıklar kesik miydi
kitap okuyamadım
yürüyemedim arkadaşlarla
konuşamadık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!