niye
siz sürmediniz mi oraya
yok etmek için ürünlerini, yaratımlarını
ya Avrupa’ya, ya bir başka ülkeye
ya da...
özlemleri yaşamaya
yürürdük
çölü susuz geçmenin utkusuydu davranışlarımız
dağdan dağa atlar ağrısız gibiydi ayaklarımız
yolları yıllarla yürümenin sonucuydu sevinçlerimiz
denizin kumsalıyla kaynaşmaktı mutluluğumuz
yürürken konuşup şakalaşarak
yol uzaklaştırır yakınlaştırır
yoksa nasıl yaşanırdı
Orhan Veli mahzunluğu
Nazım özlemi
ve yaşamışlıklarını
yürek birikimlerini
kışları odun kömür gaz arada bulasın
baharda ev boş tarla bekler cep delik
hava sıcak rüzgarda yakıcı eser yazları
sorun büyür de büyür
gece upuzun uzar inadına uzarda uzar
ürün umuttur çalış da çalış
dört duvar arasında
kendi nefesimle başbaşayım
seni düşünürken umutlar odasında
yok oldu yalnızlığım
ne karanlıktan korkuyor
ne de sunulan acılardan
Bir bıçak saplandı zeytine
...45’te... 82’ye...
...Hitler’den... = Begin’e...
haykırılıyordu
Biz birbirimize benzeriz
ikimizde havada uçuyor
hangi ayın bilmem nesi sabah dokuz
tanıdık bir yüz
renk baharı havası
gün mutluluk yemeği taşırken
gelen var ya gelen
neleri kuşanmış
dört bir yanı çiçeklerle süslü evim
bahçesinde ağaçlarıyla havuzu ve havanın temizi
içinde yaşamın-mutluluğun tadını çıkaranlar
karım da çocuğum da olabilirdi
yok!
ya da gazetelerde boy boy resimlerim
adı kalem soyadı mürekkep
sözcüklerin dili tümcelerin okuludur
özgünce işlerken dil eğitmenliğini
aydınlaşan düşünceyi anlatır
yaşamın diriliğini, yüreğin paylaşımcılığını
barış’tan, sevgi’den, özgürlük’ten yana
uzun gözyaşlarından sonra gökyüzünün
gülüşü ne güzel bir görsen
maviliği giyindi iyiden iyi gündüzleri
geceleri takılarını takıştırmış
öyle güzellikten kıskandılar...
ağaçlar da yavrulamaya başladı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!