toprağın doğurganlığı ve acıların amanı
çiçek seslerinin bahar kokusunda
kuşların kanat sesleri arasında
bağların kesim zamanı
burunlara yanık buğday kokar
yavrular yavrular doğar
gözetle gözbebeğim
gövdeleşen denizin dalgalarını
gelinciklerin güneşlenmesini gelecekle
el ele
güzellikler ekmekleşir
ezgiler ertelen(e) mez ki!
boş bir yazıt geldi
nasılda parçalandı yüreğim
oysa günlere seni anlatmışım
haftalara sevmişliğimi
aylara yarsımışlığımı
yüreğimi anlatmışım yüreğimi
insanlar geçer insanlar
kulağımaysa tren sesleri gelip gider
yollar uzak olamaz
duyacaklarım kalmadı
ne de söyleyeceklerim uçan kuşlara
dün aramışsın yokmuşum
nasılda fırdöndüye döndüm
köşeler usandı üzerinde beklemekten
taşlar tükendi fırlatılmaktan
toprakta bıkkınlık çizilmekten
ah ah bu sevgi ah
ne kalemler uyurdu ne sözcükler
bir de sevgiler sevdalar tükenmezdi
yalnızlıkta kalabalıktır
kavgada ormandır / bitmeyen
birer yoldurlar/ türküler
bir yanın yaşam bir yanın umut kokardı
çocukların doğmasını isterler, büyümesini, konuşmasını... Oysa onlarca çocuk büyümez
ve hep küçüktür: ’Sen küçüksün, sana söz hakkını kim verdi, sus’ kanıtıdır. Gençlikte,
öğretilen değer yargısı genişletilir. Genç beyinlere; karamsarlık, umutsuzluk, kin, savaş...
işlenir. Unutturulur nice güzellikler. Çünkü, öğretilen yaşam, yiyeceksin, içeceksin,
evleneceksin ve öleceksin... Suçtur paylaşım, insanları düşünme, yarınların mutluluğu...
suçtur. Olgunlukta, yozlaştırılır değer yargısı, niteliksizleştirilir. Suçlardan arınmak için;
dudaklarından gülümseme yitmemiş
açık ağzında çiğnerken kötülükleri
o sıcak nefesini özgürlüğe kaptırmış
ve yüzünde güneş görmenin heyecanı
yanaklarında paylaşımın açlığı
yastık yapıp ezmiş yalnızlığı
ağlıyordu gün boyunca gökyüzü
bense sevgini besliyordum
alınganlığı düşerken usuma sevdiğimin
dili mi tutulmuştu kuşların
bu ne sessizliğiydi ağlarken gökyüzü
nedeni neydi içimdeki sıkıntının
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!