dün gece kuşlar geldi odanıza
camınızı tıklattılar
pırpır kanatlı
bembeyaz tüylü
gagalarında defne dalı
barışçıl kuşlar
umutlar yağıyordu zamanın kucağına
köyden kente geldiler altı nüfus
toprak yok
toprak yok bir dilim ekmek gibi
köyden kente geldiler zorunlu
kan davası kara yazgı alınlarında
senden öyle bir kopacağım ki
bir sabah uyandığında
bulamayacaksın beni yanında,
yatağında
bulamayacaksın beni aklında
gideceğim çok uzaklara
sana nazım'dan şiirler okusam ne güzel
ahmet arif'ten şiirler okusam okusam
sen uyumazdan önce gece ne güzel
leb-i derya gözlerinden mutluluğu okusam
omuzlarından dökülse ışıklar nehir gibi
içimizden kanatlansa aydınlık özlemler
gülümseyen sabahın kucağında
ve bir mahmurluğun ufkundayım
umutlarımı taşırım yarınlara
umutlarını taşırım insanların
karınca telaşında
ve taşkın sularında yaşamın
sen sevincin deli dumrul yumağı
gözlerin boncuk boncuk elbet
ben yeşili senin ülkende tanıdım
sarıyı senin saçlarında
doğduğun büyüdüğün yerler sanki bir cennet
daha küçücük bir çocuksun üstelik
yılların kokuşmuş anlayışını uyumsuz
nadasa bırakılmış toprak gibi
yaşatamam avuçlarımda
yaşatamam bilincimde
oy ağam gözümün görebildiği topraklar senin mi
oysa köylümü görüyorum üzerinde
sonsuzluğun göğü delinmiş bakışlarında
yağmur dolu bulutlar kıpırtılı kıpırtılı
gel yürüyelim deme sakın bilirsin
ben ıslanmayı sevmem yağmurlarda
yüreğim böylesi görünümlere bir hışım
ben ıslanmam ıslanmam yağmurlarda
bir sırça köşkten izlerim dünyayı
sıcak iklimlerdeyim, bilirim
gökyüzünün sonsuzluğunda
gerçek üstü bir yolculuk benimkisi
naif tezgahlarda dokuduğum
ya da bir fanusun içinde
Ey soyut evren!
uzanayım mı sana
biraz gerçek bakışı
ışık dolu biraz da
bir uçurum bir kör kuyu




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!