içi balık dolu bir yalnızlık
akvaryum misali
evreninde akışır
balıkları boşalttım içinden
yalnızlık yalnız kaldı
felsefe ayrışır
püfür püfür beyaza bakışı soluksuz
rastlantı yaygın ite kaka kara saban
ve doyumsuz bitekliği sarmaşıklı doğanın
biçimsel uçurumlar örneği yaban yaban
salt dökülmesi su katılmadık umutların
çağla göz yaşları nasıl da kıyısal oluk
yazın güze akışında
bizim asma üzüm verdi
asma biraz alçak ama
ilk ürünü gözüm verdi
çok gözeli yaprakları
bir yanımız uçsuz bucaksız gökyüzü
bir yanımız alabildiğine deniz
damıtır umudunu yarınların
ve birbirine çakılı gözlerimiz
dağıtır efkarını bulutların
benim yönüm belli, sensin
oysa sen
fesleğen kokuları sinmiş
hüzünlü sonbahar akşamlarında
kuşanıp cesaretini bir zırh gibi
çekip kapıları gidensin
sevda kapılarını ardına dek aralayıp
sana nasılsın demeye geldim, orda mısın
bir giysi gibi kuşandım yeşilini gözlerinin
bir çivi gibi çakıldım bakışlarına ansızın
delişmenliğinde arsız ve yabanıl hüzünlerin
ve demir ökçe bir şafağın coşkusunda
şimdi uzadı kavak
hatay'ın göğüne doğru
bir hışırtı ki sormayın
kulak zarımı yırtıyor
ve gökyüzünde bir yıldız
bana hafif gülümsüyor
ipin kıvrık yapısı
uzanır yaylı esnek
beyaz evler arası
bir kanadı pencerenin
ya açık ya kapalıdır
bir gün timur'u ziyarete gider hoca nasrettin
timur memnun olur, aman hoca der ne iyi ettin
uzun bir hasbihalden sonra merak sarar timuru
acaba nedir hocanın cesaret durumu
hemen nişancılara haber salınır
hoca karşılarına hedef olarak alınır
sana umut desem
umut sen misin
gözlerinde filizlenen
bir demet çiçek mi umut
yoksa umut
ezilen




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!