heyecanlar, ruh çöküntüsü ve suskunluk
kendini dinlemesi kişinin
iç dünyasıyla hesaplaşması
umudun gizemli suretidir sularda
ve tek bir odaya sığan yalnızlık
postacının gelişi kadar tekdüze
şu yağmur damlası göğün ucunda
bilincin zihinsel yansıması örneğin
düşer yeryüzüne usulca
şu yeşilsiz ağaç dal budak
başı çeker sağduyuca örneğin
ben seni kızılay'da gördüm
evet, aylar sonra seni gördüm
benim iki adım ötem sizin arkanız
neşeliydi güleçti çiçek yüzün
annenle kolkolaydınız
dokunma umutlarıma dura dura, kırılır
bir acımasız özlem büyüyor ellerimde sus
gözlerim dalgın, saçlarım rüzgarda
tüm kötülükçü duygulara inat
ölümsel dizelere bağlama benliğimi
bazalt mağaralarca derin oyuklar açma yüreğimde
ah kalbim
acılı kalbim
biraz da umut büyütsen
zarif saksılarda
kırık dökük anılar yerine
genelev kapısı açık
oturmuş sıra sıra kadınlar
göğüsler fora kiminde
kimi ellerini ovuşturur kalçasında
rekabet öylesine acımasız
genelev kapısı açık
ben istanbul'da olmalıyım boğaz'da
emirgan'da huzur bulmalıyım
bilmem hangi bandıralı gemiler geçmeli gözlerimden
ortaköy camii'nin minareleri kalem gibi
karşıda bir başka istanbul, boğaz köprüsü
ve telaşlı insanlar adımları büyüyen
minik büfe'ye gelince sanki seni buldum
mahmurdum uykusuzdum fildişi öpüşlerde
gözlerin çoğaldı gözlerinde seni buldum
bir yerçekimsel tılsım gibi derinden
güneş üzerime geliyor ağır aksam
ve rengini yitirerek gökkuşağında
soba odanın içinde
bir kurgusal yapı
soğuğu kucaklayan
bir daracık kapı
odun birazcık kısa
ah leyla,
gözlerini bırakmışsın gözlerime
çok anlamlı bakıyorsun
beni hep yakıyorsun
ben de insanım elbet
etten, kemikten
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!