Yapayalnız bulursun beni bir gün kendinle,
Kendimi anlatmaya gözlerinden başlarım…
İçten içe gülümser kederime yalnızlık.
Simsiyah gözlerine ömrümü bağışlarım…
Ben bir tebessüm gibi sana hayran yaşarken.
Sessizce yürüdüğün sokaklarda ızdırap,
Rüzgârların bağrında elvan elvan kokun var.
Şu efkârlı ömrümde cân harap cânan harap,
Çabuk git gözlerini gözlerimden sakın yâr…
Dikkat et kirpiklerin değmesin bulutlara,
O gün; tenha bir sızı düşmüştü gökyüzüne,
O gün; firkât bulaştı şairin gündüzüne…
O gün; gözyaşlarımı mahrem saydı aynalar.
O gün; senli sözlerden yine caydı aynalar…
Her veda içimde kahır bıraktı.
Gençliğim tükendi bir yâr uğruna,
Dilimden her hece sükûta aktı.
Gönlüm viran oldu ağyar uğruna…
Ufkuna dalarken şehr-i gurbetin,
Son tebessüm az önce geçti yüreğimden,
Ansızın bir nefese karışıp, tükendim.
Ben hem terk eden hem terk edilendim…
Bilemedim bu hikayenin böyle biteceğini.
Gözlerim; mağrur bir ayrılığın hüznüyle sırılsıklam,
Yüreğim; yalnızlığın sükûn bulduğu bir gurbet.
Ben güvercin kanadında ufacık bir tüy iken.
Sen dağlara sevdalı kartalın kendisisin.
Ben duyulmasın diye, sesimi bastırırken.
Sen ki, çığlık çığlığa uçuşan nefesimsin.
Sen kırık aynalarda devleşen bir muamma.
Yas tutan bir yüreğin tenhasında kaldı gül.
Ben aynalar şehrinde celladımı seyrettim.
Gülşeni bahçelerde keyfe dalınca bülbül.
Bir kahrın hücresinde bende bana meylettim…
O demde yıldırımlar davacıdır buluttan,
O demde süvâriler çıkıp gelir huduttan…
Nicedir böyle endâm görmedi mahzun şehir,
Şimdi her sokak sensin her köşe sana dair.
Olur mu? Böyle bülbül, hani ahdine vefa,
Ne olurdu bağımdan geçip gitsen bir defa.
Şakısaydın bir gülün dallarında yeniden.
Sakınırdım seni ben, güllerin dikeninden…
Şimdi viran bir bağın yasını tutuyorum.
Adını adımdan tanıdığım bir yüz var rüyalarımda.
Bazen gülümseyerek bakıyor yüzüme,
Bazen de gözleri gözlerimi yakıyor.
Ben ondan kaçarken köşe bucak,
O beni ya bir dörtlükte,
Veya bir dizenin ilk hecesinde buluyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!