Bu gece ne kadar ıssız odamın duvarları,
Cam kesiği bir özlemle yâdıma düştün yine;
İçime damlıyorsun bir görünmez kalemden,
Sayfalar kurusu nane dökülüyor hüznüme;
Seni nasıl arıyorum
Nasıl bir bilebilsen! ..
Sana gelirken Anne!
Ya hapishane ya okul yolu;
Ben ikincisine sapıyorum,
Olumlamak için umutlarını!
Yıllar öncesiydi,
Yağmurlu bir gece,
Köprü altı çocuklarıyla Karaköy’de,
Fırlatmıştım oltamı tilkicik uykularına…
Bir kâbus çekmiştim tiner kokulu,
Adalet kefesinde gülle gibi bir umde:
Zalime ram olanın payı vardır zulümde;
Mazluma destek için daha ne bekliyorsun?!
Emanet bil ömrünü, senin değil ölüm de!..
Dinlerdim bir zamanlar kendimi en derinden,
Aşkı öğrenmek için, özdeş alp-erenimden.
Sanki bir kör kuyudan seyrederdim geceyi,
Yusuf’ça zikrederdim 'ilk olgu'muz heceyi.
Efkârını zıt kelam anlatırken azimli;
O’nun bu cinliğine tüküren, “lama kinli”;
Zemheride yanıyor, yaz ortası donuyor,
Baharı güz sanıyor, yüzde bin Arjantinli…
• Lama: Güney Amerika devesi; Kızdığında tükürmesiyle ünlenmiştir.
Sevdiklerine müşfik, sevmediğine hûnhar,
Hem gergisi kalaylı, hem dil tokmağı kindar,
Nefret lehimi kopup nişadırı uçunca,
O teneke davuldan son tık, aslını inkar...
Terör gıdası kavga, barış maske besbelli,
Sonuç önüçten beter, süreç batak temelli;
Yanar dönerli kan-dil sönse ne, sönmese ne? !
Anaların yüreği soğumadıktan kelli…
Yedi ırmak gözesinde,
Yedi iklim harmanlayan,
Yedi deryâ bereketi,
Yedi dağın dumanısın!
Şaşan beşerin ayıbı,
Sevmeyi sevenlerle sevilmeyi sevenler,
Yalnızlık duldasında hüsran davulu dinler;
Bağlanma korkusuna her kim yenik düşerse,
Uçarı meşrebinin ah batağında inler.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!