Ben gülün daha bir Leylâ olduğu yerden gelmişim;
Bülbülün canda cânanı bulduğu yerden gelmişim.
Zorluklarla güreşmişim ayrılıklar meydanında;
Sabır küpünün hasretle dolduğu yerden gelmişim.
Bu gece ne kadar ıssız odamın duvarları,
Cam kesiği bir özlemle yâdıma düştün yine;
İçime damlıyorsun bir görünmez kalemden,
Sayfalar kurusu nane dökülüyor hüznüme;
Seni nasıl arıyorum
Nasıl bir bilebilsen! ..
Sana gelirken Anne!
Ya hapishane ya okul yolu;
Ben ikincisine sapıyorum,
Olumlamak için umutlarını!
Bakışlarım tepkili kuma buz geren cama;
Aslına öykünerek buza kum seren cama…
Pişip ayazlanınca, sırtı sıvazlanınca,
Eşkâlim sızlanınca melal tüküren cama…
O güzeller güzeli gönlümde bir izdüşüm,
Üç boyut içten alkım, ne yapsam ele gelmez;
Erkini, görkemini övmekten sakınırım,
Meçhul dilberliğini özgeler bilebilmez...
Gizem içre sır beste,
İçin için yanmaktayım, korlandı gül arzumanım;
Ağyar bilmez bu yangını, gönlümü basar dumanım...
Ne dündeyim ne yarında, ne enlem ne de boylamda,
Kulağı hep kirişte, tuğunu dikmiş dağa;
Vur-kaçla beylik taslar, el kesesinden ağa;
Cankurtarana muhtaç pepe kakaç piyade,
Hem yüzmesini bilmez, hem de çıkmış kavağa! ..?
Umut teri, göz nuru, yapma melal çiçeği,
Sarı, mor renkleriyle arlı özlem bezeği;
Gizlenen sevgiliden gizemli dışa vurum,
Karşı yan pencerede yar emsal güz dileği...
Gözlerinde buz kesmiş de gönül terinin jalesi,
Direnç aşı güz gülüne saçları matem hâlesi;
İçinin çığlıklarıyla kalbine kabir kazarken
Muhatabına malumdur sır sitem sagu nâlesi...
Aşkı kim anlamış bir bilen var mı?
Varsa da bilgisi dile uyar mı?
Bilfarz uysa bile, söz içre beste
O sır titreşimi kulak duyar mı?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!