Kayıp simalardan ibret: Unutturan unutulur;
Aksini savunanların bir gün belleği tutulur;
Sanki yaşamamış gibi yadsır mazi yazgısını,
Aradığı teselliyi, sileni silmekte bulur...
Bana bir söz söyle üst dudağından,
Altı duymasın! ..
Karakucak güreş tutalım yağsız meram,
Dilim kaymasın...
Bana bir söz söyle,
Kardelen sabahlara, kalp gözüyle uyan gel!
Rahmetin sır döngüsü, güçlüklere sıvan gel!
Kalıplarından kurtul kendi can dermanında,
Yalnızca gönlündeki, saf sevgiye dayan gel!
Yoklarken ar etmezdi ötenin berisini;
Etinden önce yerdi tavuğun gerisini;
Duyduk, manitasına beleş kürk yapmak için
Fire vermeden yüzmüş bin sinek derisini...
Kilit vuran ellerde anahtar aramayın!
Merhamet dilenmekle gelmez kurtuluş çağı;
Öze dönüş çabası boşa gider sanmayın,
Bilincin göynümesi bozacaktır tuzağı.
Nice ürkek bakışın endişe sarkacında,
Kelebek kanadından hassas salınımları,
Bir nabız çizelgesi hükmünde görüyordu;
Sararmış çehrelerde ayva hazan tüylerin,
Can suyu belleğine yansıyan renkleriyle
Tunç devrinin dökümcü kumunda eriyordu…
Ey özleme talimli Yâr,
Sabâ hüzün yâdıma buseni kondur,
Alnımın ateşinde senliğini bul! ..
Yâ Mevlânâ Hünkâr Velî, sora geldim gerçeğini!
Dokuz boğumdan dinledim, sözden esirgediğini.
Bağrı yanık yolculardan derledim aşk beratını;
'Ney'in sitem soluğuyla geçtim benlik sıratını.
Deli-toy bir anımda sızarak benliğime,
Aşkının o doyumsuz, özgün kar motifini,
Elvan göz, iğne sözle nakşettin yüreğime!
Paraf atacak yer yok,
Bu resim, dolu-dolu...
Yıllardan bezgindik ay Ağustos’tu,
Bir Pazar gününde saatler sustu,
Yol andı verenler bağrına koştu,
Usancıma derman oldu Erciyes,
Özlemlere ferman oldu Erciyes...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!