Uzak rüzgârların hışırtısında
Bir ateş var gönlümün kıyısında
Benziyor sana güllerim dalında
Özlemekte güzel vuslat tadında.
Sevdalarda ayrılık koklayamam
Sen benim bekleyen gözümsün,
Gönül kapımı yakan közümsün,
Hem nefes, hem yar can özümsün,
Gözümde gözyaşım, dilimde son sözümsün.
Sanki eskimiş bir mezarım
Ağladıkça bir türkü, bir hasret, belki harım
Mavilerim kurudu ağlayan, yağan bir karım
Sırılsıklam, yolcu gurbet susan bir duvarım.
Umutlarımı yaktılar bir gece ansızın
Susayan toprak gibi bende sana susadım
İçimde dinmeyen yağmur, bitmeyen sevdam
Mavilerde aşk, bende yangın
Buralarda ben sana susadım.
Gözlerin düşerdi özlediğim akşamlara
Kapattığın kilitli kapıları
Bu söndürdüğün mumla açamam ki
Taşlara yazılan yazılar gibi
Hadi seninle bir çay içelim,
Eskilerden hatıralardan demlenelim.
Nazımın gezdiği sokaklarda gezelim.
İstanbul sevgilim diyen necip fazıldan söyleyelim.
Bir fasıl dolsun sofraya kendimizden geçelim.
Çamlıca’dan bir gelin gibi süzülen sevgiliyi izleyelim.
Seni kim bekledi benim kadar
Kim anlattı seni şu şiirlerde
Benim seni anlattığım kadar.
Her şey dilsiz, yüreksiz değil
Söyle kim ıslattı gözlerini
Benim gözlerimi ıslattığım kadar.
Ellerimde kimsesizliğimin resmi
Dizlerim de sızlıyor sensizlik hasreti
Gece lal oldu konuşmuyor sen gideli
Toprak bekliyor beni, gel gel ey sevgili.
Yaprağımı düşürdü bir seher yeli
İnsan sevdiğini bekler
Toz olur, duman olur, kavrulur
Ama bir beklenen vardır gözlerde
Bir o söylenir ona hasret dillerde
Üşüsen de beklersin
Buz kesip ölsen de
Sessizce bir köşeye uzandım
Aşkın ölüm oldu ama yine seni andım
Yokluğunda bile orda hep sen vardın
Adresim sensin ben sensizlikten yandım.
Üşüyen biri var senden çok uzakta
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!