Zaman da geçmiyor,
Kalenin ardı deniz,
Deniz mavi gök yeşil,
Esmer bir beniz.
Alabildiğine uzak yol,
Heveslerimiz uçup gitti,
Saat 3’ü çeyrek geçe,
Bir vapurla uzaklaştırılmış,
Ya da bir tren vagonuna,
Sıkıştırılmış olmalı.
Teninde kayboldum öyle suskun öyle bedvah
Öyle yorgun öyle çaresizdim ki
Göremiyordum seni artık düşlerimde
Özlemin çığ gibi düşmüş gönlüme
Özlemin ruhumu okşamaz, mısralarımı parçalar
Bu gece ellerim soğuk, bedenim girdap nefessiz ve suskun
Bir garip yolcuyum dünyada,
Elbet gelecek güneşin sonu,
Ne gücüm kaldı ne takatim,
Her gece feryat figanım.
Ne zaman gelecek ne zaman,
Ağlamaktan helak olduk,
Bir yere sığamadık,
Güvenmekten helak olduk,
Bir yara saramadık,
Sevmekten helak olduk,
Mevla’yı bulamadık,
Binbir geceye bölünse de yüzün
Binbir heceye bölünse de sözün
Tut ki son nefesim olsun hüzün
Unuturum sanma yosun gözlüm
Bir damla yaş aksa,
Ağırlaşırdı manzaraya,
Sel olsa şehirlerde,
Kirpiğinin önü olsun son zerre
Mazur görse güneş keşke,
İhtiyacım olan ışık sende,
Ne buldum, sende söyleyecek söz yok.
Tam şuram da takılıyor iz yok.
Bak sınırda aşkım ayarında,
Çok, çok yakında sine vizyon da.
İzlersin değil mi öyle uzaktan,
Dünya malına talip olanlar,
Dışı hoş gönlü boş insanlar,
Sanmayın her şey ebedi,
Olur her şeyin bir bedeli.
Bu mevzular bizi aşar,
Bazen mutluluğa,
Bazen hüzne,
Bazen bir aşka,
Açıldı sokak kapısı.
Bazen camiye,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!