Şu yağmurlu günün buğulu kış gecesinde,
Kumsalda seninle el ele yürümek isterim.
Bakışlarımızdaki mutluluğun her zerresinde,
Aşkımızı gökyüzüne haykırmamızı isterim.
İsterim yanı başımızda fırtınalar kopsun,
O yeşile çalan,
O parlayan yosuni gözlerin,
Bir zamanlar asi ve dumanlıydı kız,
Ama gözlerin gözlerime değdiği an,
Say ki on altı yaşın kırmızılığında,
Beni daima utandırıp kandırırdı.
Şu sol yanımın Canan,kuytusunda gezersin
Benim için özelsin,gözlerini süzersin
Körpecik bir cerene,sen cerene benzersin
Gönlünün sarayına aldın mı beni güzel.
Suretin belli senin,yüreğimin aslısın
Noldu sana aman sana,
Şu derdini anlat bana,
Bekliyorum yana yana,
Bel vereyim bende sana…
Şu boynunu nolur bükme,
Aylar oldu bak yoksun yollarını gözlettin,
Düşler bile kurdurttun gündüzleri özlettin,
Sen beni geceleri gecelere gizlettin,
Gelmedin ki vefasız beklettin durdun beni.
Bahar geçti yaz geldi buğdaylar harman oldu,
Yaşadığın toplumu görmezden gelirsen,
Düşkünlerini dışlanmışlarını,
Ayyaşlarını ve günahkarlarını,
Hep göz ardı edersen!
O kapı kapı dolaşan dilencilerini,
Müşterisine zoraki gülümseyen faişelerini,
Zalim gurbet önüme bent oldu da düzülür,
Dert düştü yüreğime kimler bana üzülür,
Şu kara gözlerime yaş doldu da süzülür,
Sılaya hasretimden durmadan ağlarım ben.
Zorumuş yaban eller bir haberde gelmiyor,
Kışlak düzlüğünden meryemçil beline,
Gökyüzünden düşler yağıyor.
Ebem kırçıl çadırda bağdaş kurmuş,
Elinde kirmen yün eğiriyor.
Dedemse bir köşede namazına durmuş,
Az ötede tarhana pişerken;
Bahar düşmüş memleketimin kucağına,
Bayırlarında dağlarında,
Derelerinde tepelerinde,
Yosun tutmuş koyaklarında,
Fesleğenler badem çiçekleri açar.
Mor sümbüller nergisler hanımelleri,
Aşkın şerbetini içemiyorsan,
Dikenli yolundan geçemiyorsan,
Sen aşka kefeni biçemiyorsan,
Git işine gönül eyleme beni.
Kalbinin sesini işitmiyorsan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!