İrlandalı şair ve oyun yazarı. İrlanda'da yetişen en önemli lirik şairlerden biri olmaktan yanısıra, 20. yüzyıl edebiyatının esas figürlerinden biridir. İrlanda edebiyatının rönesans sürecinin öncüsü sayılmaktadır. Abbey Tiyatrosu'nun kurucularından biri olan Yeats, 1923 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüştür.
Ressam John Butler Yeats'in oğlu olan William, 1883 ve 1886 yılları arasında Dublin'de ressamlık dersleri aldı. Eğitimine daha sonra Londra'da devam etti. Tatillerini ise İrlanda'da bulunan ve şiirlerine çoğu kez mekân olan ...
Kimbilir kaç kişi senin zarif hallerini sevdi
Kaç kişi güzelliğini sevdi
Belki gerçek aşkla; belki değil
Ama bir tek kişi seni sevdi.
Bir tek kişi değişen yüzündeki hüznü sevdi.
I
Yaşlılara göre değil bu ülke. Gençlik
Kollarında biri birinin, şarkılarında
Ağaçlardaki kuşlar (şu yok olan kuşak)
Somon çağlayanı, uskumru dolu denizler, yaz boyunca
Duayla ve rahatlıkla dolu
O küçük odadan bana ne;
Beni sıkıntıya davet etti o,
Göğsüm yatıyor göğsünün üzerinde.
Bana ne annemin güvenli, sıcak
Söğüt Bahçeleri'nden aşağıda
karşılaşmıştım aşkımla ben,
Kar beyazı ufak ayaklarıyla
Saçın solduğu, için uyku dolduğunda geçen yaşla,
Ve ocak başında daldığın vakit bu kitaba bak,
Yavaşça oku ve eskiden sahip olduğu o yumuşak
Bakışlarını gözlerinin ve derin gölgelerini düşle.
Kaç kişi sevdi senin hoş zarafetinin cevherini,
Benim olsaydılar altın ve gümüş ışığın
İşlemesiyle nakışlı göğün örtüleri,
Gece ve aydınlığın ve alaca ışığın
Mavi renkli ve solgun ve koyu örtüleri,
Onları ayaklarının altına sererdim;
Yoksulum fakat, sahibim yalnız düşlerime;
Girdi bahçeden içeri soytarı:
Bahçeyi bürümüştü sessizlik;
Buyurdu ruhuna yüksel yukarı
Ve onun pencere eşiğine çık.
Bağrışmaya başlarken baykuşlar
Ben isterdim ki deniz köpüklerinde beyaz kuşlar olalım!
Sönüp giden meteorun alevi bezdirdi bizi, sevgilim;
Ve tükenmez bir keder uyardı kalplerimizde, seherin o mavi
yıldızının, sevgilim, göğün çerçevesinden ufka inen alevi.
Çiyle ıslak, düş gören şu gülle leylak bir usançtır yayar;
Saklamıştı, çekişmesi serçelerin saçaklarda,
Ve dolunay ve yıldızların doldurduğu gök,
Ve yükselen şarkı uğuldayan yapraklarda,
Dünyanın eski ve bıkkın feryadını uzağa çok.
Ve sonra sen o gamlı al dudaklarınla döndün
Fısıldadım ‘Çok gencim, ‘ diye
Sonra da, ‘Yaşlıyım’ diye, ‘ oldukça’;
Aşk olasılığım var mı bilmek için
Bir Peni fırlattım havaya.
‘Git ve sev, git ve sev, genç adam,
Eğer gençse ve güzelse kadın.’
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!