Gölün kıyısında ıssızlıkta
Şöyle inliyordu rüzgar
Gezindiğim sazlıkta:
Yıldızları tutan çarkın
Kırılıncaya dek dingili,
'Gözlerimden hiç bezmeyen gözlerin kederle
ağırlaşan kapaklarının altında eğiliyorlar artık
aşkımız tükeniyor çünkü.'
Ona dedi ki kız:
'Madem tükeniyor aşkımız, Tutku,
O kız orada dururken
Ben nasıl bütün dikkatimle
Roma’nın, yok Rusya’nın
Ya da İspanya’nın
Politikaları üzerinde durayım?
Oysa gezmiş görmüş bir adam bu
Ağzımızdan dökeriz kadehi
Aşk ise girer gözlerimizden;
Yaşamın bilinecek gerçeği
Yalnız bu, yaşlanmadan, ölmeden.
Ağzıma götürüyorum kadehi,
Sana bakıp iç çekiyorum ben.
Doldurmakla günlerimi acıyla, öğretmekle
Cahillere son zamanlarda en şiddetli yolu
Ya da küçük sokakları büyüklere saldırtmakla
Niçin kınayacaktım ki onu?
Cesareti mi vardı onların, arzularına eşit?
Hem böyle bir çağ için çok da tabii
Çiy yavaşça damlar ve rüyalar yoğunlaşır; önüne aniden
Düş mahmuru gözlerimin, meçhul mızraklar savrulurlar.
Ve sonra düşen atlıların gümbürtüsü ve bilinmeyen
Öldürücü orduların naraları, kulaklarıma vururlar.
Hâlâ çabalayan biz, yanında sahildeki Dormen’in,
Sersemlemiş, iri kanatlar çarpıyor hâlâ,
Ensesi gagasında, bir hamleyle ansızın,
Kalçaları okşanıyor karanlık bir ağla,
Göğsüne basıyor çaresiz göğsünü kızın.
Şaşkın kararsız parmaklarla kurtarabilir mi
Şahin döner döner de
İşitemez şahinciyi genişleyen çemberde;
Tutamaz merkez; nesneler dağılmış;
Dünyada sırf anarşi serbest bırakılmış,
Kanla kararmış akıntı başıboş kalmış, her yerde
Masumiyet merasimleri boğulmuş;
I
Baygınlık içindeydi Locke*;
Bahçe öldü;
Tanrı onun böğründen
İp eğiren kızı**** aldı.
Yaptı o, beden ile bir kavga,
Beden kazandı; başı yukarda.
Ve sonraki düşmanıydı yürek;
Saflık ile huzur ettiler terk.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!