Devlet kapısından sıyrılmış sıtkım;
Elime geçirdim bir kuru değnek,
Savurdum sincaba doğru; merakım,
Ürküp sıçradıkça durup seyretmek.
Gıdıklanmış gibi hınzır adeta
Viyakladı derken fırladı tekrar
Düşlerle yıpranmışım ben;
Havanın aşındırdığı mermer
Bir salyangoz kabuğu derelerde;
Ve bütün gün sabahtan akşama
Gözlerim bu kadının güzelliğine takılı
Gel de oynayalım kardeş,
Ne var sanki seğirtecek
Dallarda öyle pürtelaş?
Halini gören, elimde tüfek,
Avcı var sanacak peşinde.
Halbuki, bak, tanrı şahidim,
Rüzgârda dans eden çocuğa
Orada kıyıda dans et kıyıda;
Neden çekiniyorsun
Rüzgârın ya da suyun fısıltısından?
Ve salla saçlarını
Acı damlaların ıslattığı;
Fırtına kurbanı
bir gözcü kulesi,
(ve) bir kör keşiş
çınlatır saati.
(ve) Gazap kılıcı taşır
bir göçebe aptal.
Bizler,
Eylemişler ve
Düşünenler,
Düşünenler ve,
Eylemişler,
Yayılmalı ve,
i
bir konu bulmaya çalıştım, boşu boşuna bir konu,
beş altı hafta boyunca her gün durmadan.
belki de kırgın bir ihtiyar olduğum için artık
olanla yetinmeliydi kalbim; gel gör ki,
kış demeden, yaz demeden, yaşlanıncaya değin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!