Dünyada ne kadar yaşarsan yaşa,
Kaldırıp kendini vursanda taşa,
Gayretimde uğraşımda hep boşa,
Yavaş yavaş gelir ölüm son durak.
O nice gelenler nerde haniler,
Gitti geri gelmez gençlik çağlarım,
Düşünürüm içten içten ağlarım,
Hiç yanılmam her zamanda söylerim,
Kurt kocarsa ite olurmuş maskara.
Yaşım kırka geldi yaşlımı oldum,
Kurt dalsa sürüye bırakıp kaçar,
Dosta, akrabaya belalar açar,
Ekmeğini yeyip, suyunu içer,
Sahibini ısıran davar köpeği.
Affet yüce tanrım ne bu alemet,
Sendendir kıyamet senden selamet,
Ürkütücü deprem yoktur merhamet,
Şimdi ise Vanda deprem acısı.
Doksan dokuz İstanbul Kocaeli Bolu,
Okuyupta adam olmuş diyenler,
Doğru değil bence yanlış duyanlar,
Okuyupta çok zehirli çiyanlar,
Okuyanı adam etmez diploma.
Diploma bir altın kolda bilezik,
İyi düşün iyi kaçırma tadı,
Deliye çıkarma güzelim adı,
Gel kendine biraz gel hırçın kedi,
Tövbe etsende fayda etmez son sözün.
Geçer yıllar herşey kalır geride,
Yoktur han hamamım atım arabam,
Yatım katım ne bir tahttım tarabam,
Fakir diye dostla bitti merhabam,
Fakir yoksul yaşamaya alıştık.
Bitmez geçim telaş hayli uğraştım,
Hiç hayırlı eşim dostum olmamış,
Kader bahtım beni mutlu kılmamış,
Baktım etrafıma kimse kalmamış,
Bu dünyada garip kalmak zor imiş.
Günmü geçer her gün sabır taşıyla,
Ne güzeldi o çocukluk günlerim,
Yaşlandıkça ben bu farkı anlarım,
Zaman akar gider nasıl önlerim,
Bitti ömür geldi geçti neyleyim.
Hatırlarım özlem duydum dedeme,
Kaşla, göz arası ölüm fermanı,
Baltayla, motorla kestik ormanı,
Önler erozyonu, canlar dermanı,
Gayret nedir beyler zorlar ha! zorlar.
Düşün yedi nokta dörtlük veride,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!