Gayrı bozulmuştur ağzımın tadı
Ne tuz fayda verir ne de bal verir
Talihim kem bakar, yoktur muradı
Ne göz fayda verir ne de dil verir
Kesilir nefesim aşk ise konu
Hayali düşü yoktur
Temelde taşı yoktur
Kaynayan aşı yoktur
Fukaranın evinde
Gelen geçen hor görür
Musa Tuncer’e…
Tükettin ömrünü gurbet ellerde
Geçen gün ömürden sayılmaz gakgom
Meftun oldum vefasızın birine
Garip haller başa geldi gardaşım
Bakmaz mısın saçlarımın karına
Ağustos’um kışa geldi gardaşım
Bilmiyor ki niye gelmiş dünyaya
Bir yuvası, eşi mi var garibin
Varlığı büyük yük olmuş dünyaya
Laf dinlemez başı mı var garibin
Ömür penceresi almamış ışık
Gazze sokaklarında oynayacak bir yaşta
Keleş ile vurulur Gazze’nin çocukları
Çoluk çocuk topyekûn haçlı ile savaşta
Bir ölür bin dirilir Gazze’nin çocukları
Her saniye uyanır bombayla uykusundan
Bu gözlerim neler gördü
Kimi zahir, kimi sırdı
Dert üstüne birçok derdi
Koya koya geçti ömrüm
Gördüm insanın hasını!
Durma yeter ki gel, olduğun gibi
Giyinip bezenip, süslenmeden gel
Yollar ki hep aynı, bildiğin gibi
Kimseye demeden, seslenmeden gel
Ya sabır çektik de nereye kadar
Gel sevelim insanı; ten rengi ayırmadan
Dili, dini, ırkını bilip de kayırmadan…
Gel sevelim insanı; savaşmaya ne hacet
Eşref-i mahlûkatı hep sevmeye gayret et…
Bâdısabaya dedim getirmedi kokunu
Yüreğimde yüz bin ah çekerek gidiyorum
Kantara koysam tartmaz bu sevdanın yükünü
Ne kaldıysa mazide yakarak gidiyorum
Bir özlem ki; sancısı kesiyor nefesimi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!