Söyle can dayanır mı zemherinin karına
Çok üşüyor ellerim alsan avuçlarına
Yaşarım yedi iklim’ bakınca didarına
Saracaksan sar hadi, koyma sakın yarına
Poyraz eser, yel vurur, kar yağar saçlarına
Mahzun mahzun aynaya bakarsın ellisinde
Tipi olur, don çöker ta iner uçlarına
Kurur dalın yaprağın, dökersin ellisinde
Günü yaşadık günde, kim düşünür yarını
Ömür denen şu yokuşu
Çıktım yorula yorula
Sevda denilen dikişi
Söktüm darıla darıla
El ne bilsin ki yaremi
R. Mithat Yılmaz’a…
Şu cihanı onca mazlumun ahı
Yakar dedim amma yakmadı emmi
Temelinden çarpık yapının damı
Çöker dedim amma çökmedi emmi
Ey Allah’ım varlığına
Bir diyorsun, emrin olur
Ol Muhammed habibine
Yâr diyorsun, emrin olur
Sana yönelen elleri
Sn. Bünyamin EROĞLU’ na
Bu toprağın merdi yiğidi bitmez
Sadece bunlardan biri Eroğlu
Vatana bayrağa ihanet etmez
Yüreği kocaman iri Eroğlu
Bezesem merkebi koysam mektebe
Ne harfleri bilir ne sayı bilir
Getirsem aynayı bak desem tipe
Ne endamı bilir ne boyu bilir
Sırat-ı müstakim üzere yaşa
Menzile yürürken cayma evladım
Dilin kemiği yok konuşma boşa
Duyduğun her sözü yayma evladım
Dünyanın yapısı gösteriş, süstür…
Madem ki yaratmış yaradan bizi
Ona kulluk etmektir işin özü
Gördüğünde ikiyüzlü, bağnazı…
Bakma hiç ardına kaç gönül kaç kaç
Dert bir değil gelir hep akın akın
Yaş otuz, kırk derken elliyi aştı
Artık dönsen de bir, dönmesen de bir
Saçla sakal bir birine karıştı
Artık dönsen de bir, dönmesen de bir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!