Şevk-i hüsn oldu gönül baharı,gûş-i hûş açıldı sana yâr-ı cân.
Artık sükût zamanı,ehl-i dil sustu,dinler onu bülbül-i nâlân.
Sırr-ül-esrâr dile geldi, secde etti cümle derviş ile dîde-gân.
Kavuştu nâdimân oldu nûr- efşân,kaldı nâ-çîz bir şeytanı nâ-dân.
Sabâh-ı mahşer örtüldü cehl ile cerire,vardı Cemâl 'e pür-dîlan.
Nefesi gizli ayrılığın sesinde sanki.
Haris...
Bir ağlamaklı okuyorsun ki,
Nemli gözlerin,ufkuna çakılı,
Bizi ayıran o denizin.
Sanırsın büyü üflüyor buğusuna.
Talih mi ayrılık? ,şimdi unuttuk yeminimizi.
Yoksa kader mi? ,cehennem'e mahkûm eyledi bizi.
Yön bilinmez karanlık gece etti sabahımızı.
Ağlama,kaderse çekeriz cezâ'ü fezâmızı.
Yeter ki bana kalsın gözlerinin akı beyazı.
El edip ardımdan su dökmedin mi?
Kuşluk vakti dön dedin,dönmedim mi?
Akşam erdi,daha hâlâ gelmedin.
Yanan ocak gibi unuttun beni.
Hani iyi gün,kötü gün,bir yastık!
İçilmiyor sensiz.
Şarabın tortusu bile acı.
Donmuş,kadeh bile,
Titriyor ellerimde.
Kenetlenmiş sana,
Aç dudaklarım.
Eğer!
Bulursan Yed-i Kudret'i,
Nûruna dilenci ol! .
Yeter bir damla kandilinin alevi.
Câna da,
Cânâna da.
Ağzında dişi yokdur sofradan kürdan çalar.
Gözü aç karnı tokdur sonradan kârdan çalar.
07-10-2008.
Yine,
Bağlandı gönül.
Dert dolabına,
Döner durur.,
Bir ağlaya,bir dura..
Çeker alır.
Koza ördüm ipekten,dokundum namazgah ın oldum.
Ayaklarına serildim,eğil de mihrabımı öp diye.
Söz oldum dile geldim,derdimi divan a döktüm.
Sevdamı yaz diye,kalem oldum elinde.
Avuçlarında,bir gümüş akçe oldum.
Beni sadaka niyetine, ver diye.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!