-geceye hüzün yıldızları yağıyor
ay kırk penceremde vurdun ya beni
kaç vuruluşuma denk gelir buda şimdi-
Dil susarsa gözler konuşur
Gözler susarsa eller konuşur
Ne söz biter ne yol şiir konuşur
Her şey susar gecenin konunda
Her zaman bir tek sevgi konuşur
Bir Dağ Kaçaklığı
-Gecenin Hayaline Yıldızlardan Kar Beyazlığı Yağıyordu-
(Bu gün geçmiş yıllara ait neler biriktirdik, arada birde olsa bunu sormak gelir
ve düşer ya aklımıza.. Yıllar ardı sıra ile geliyor evet ne yazık ki çabuk geçiyor diye arada bir ah çekeriz.
nerede kaldı gençliğimiz geçip gidenlerde yıllarımız,özleriz özlediklerimiz hep belleğimizde, dertleniriz de kendi kendimize. bazı anılarda yaşanmışlıklar hatta yaşanamamışlıklarda oturur bir yumru gibi boğazımıza düğümlenir kilitli kalırız.)
Her şeyin bir öyküsü vardı
Her şeyin olgunlaşması için zaman
Her şeyin bir doruk tırmanışı
Her şeyde bir senin olanı bulmam
Her öykü her sokak her kapı
Seni bana getiren sokaklarda
-kırk bir zamandı
yağmur kaçağı bir bulut
tutuldu şimdi doluya-
giyinip gelmiştin en sevinçli baharlar yüzünde
Efil efil Rüzgârın Coşkusunda
Tutuk Göç Yollarında
Dolun Aydan Çalınan
Gece Mavisi Zamanlarında
Sür İzini Yürek Sesinin
Hiç yaralanmadın mı çocuk
Kaç kez emeklerken
Başladığın
Yaşam yolculuğunda
Ne yaralar aldın
Düştün de kalktın
(“Dağ dağa kavuşmaz “
Gün olur biz bize kavuşuruz)
Dağ olalım
Yılmayan yıkılmayan
Yaman mı yaman
Yağmalanan yaşamların savrulan zaman talanında… Ülke turunda düşünceler..
Dost dokunuşu son an'a
Kırlangıç göçüdür
Sıkışan zaman girdabında
Bir ukde değildir kalan
Işıklar içinde uyu güzel insan. Seni unutmayacağız