kaç gündür görmüyordum,
bari bir telefon edeyim,
sesini duyayım dedim,
dedim sadece,
benimki de laf,
telefonun hiç olmadı ki bende.
Bir zamanlar yüzüm gülerdi benim,
Çocuklar kadar şendim,
Kağıttan gemilerim,
Oyuncak arabalarım vardı,
Balonlar uçururdum gökyüzüne,
Sevgiyle, heyecanla atan bir kalbim,
hele bir istekler karşılanmasın,
şu eve bir gün ekmek girmesin bakalım,
seyreyleyin neler oluyor,
önce sözlü tacizler,
psikolojik soğuk savaş,
ardından misliyle karşılık top atışları,
Reçellik çileğim,
Ballı incirim,
Dikenli böğürtlenim,
Tutmaya gelmez,
Tatmaya doyulmaz,
Atmaya kıyılmaz,
Sevdamı satırlara kaneviçe gibi işleyen benim,
Benim yirmi dokuz harfte can çekişen,
Kalemim yazarken kurşunu içime giren,
Astarsız cilasız, sensiz yüzüm gülmeyen...
Olmadı, olmayacak,
Senden başka başyapıtım, eserim.
Tanıdık geliyor bu yüz,
Uzaktan seçemedim,
Hele az daha yaklaşayım dedim,
İki dirhem bir çekirdek,
Kuru üzüm, beyaz leblebi,
Taze yemiş, çitlembik,
Farz et ki, kalbimde iç savaş var,
Kıtlık çıkmış, yokluk baş göstermiş,
Ekmek yok, aş yok, su yok,
Söyler misin bana lavanta tarlam,
Sen bir içim su gibiyken,
Ben nasıl bonkör olabilirim ki?
Değil seni görünce,
Hayalin her aklıma geldiğinde,
Gözlerim kararır,
Tansiyonum tavan yapar,
Kalp ritmim bozulur,
Nabız atışlarım yükselir,
itişler, kakışlar, mide bulandıran ter kokuları arasında,
kusacağım gelir, sudan çıkmış balık gibi hissederim kendimi.
bir belediye halk otobüsünün, bir stadyumun ya da sinemanın çıkış kapısına ulaşmak
ve özgürlüğünü yeni kazanmış yılların mahkumu misali,
hızlı adımlarla kendimi dışarı atmak beni ne kadar çok sevindirirse,
yangın merdivenlerinin çıkış kapılarına ulaşamayıp ezildikleri yetmiyormuş gibi
Seni sevmek bir bebek saflığında,
Kokunu almak, kendimi unutmak,
Altının ateşle dans etmesi gibi,
Cayır cayır yanmak, alev alev tutuşmak kollarında.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!