Adına aşk denilmiş, tatlı beladır başta,
Kimi tutulur yirmi, kimi yetmişli yaşta,
Sevdanın izi kalır, sürmeli gözde, kaşta,
Bende bu sevda varken bitmez gönül yarası,
İçimi bir hoş eder gözlerinin karası.
Bakamam gözlerine, tükenirim, eririm,
Canımı iste gülüm, düşünmeden veririm.
Sen olmazsan yanımda bir yanım yitik kalır,
Ayazlar vurur beni, yağmurlar seller alır,
Aylardan Ağustos, hava açık, güneşli,
İnsanın içine işliyor kavurucu bir sıcaklık.
Deniz masmavi, engin, yer yer dalgalı,
Üzerine kocaman desenli bir çarşaf örtülmüş,
Kadıköy meydanı, cenk meydanı gibi, ortalık karışık,
Erken saatlerde başlamış bir sağa bir sola koşuşturmacalar,
Kalpte tek kişiye yer olmalı,
Göz sadece ona bakmalı,
Yürek onun için atmalı,
Sizi bilmem ama, ben kokteyl sevmem,
Ağzımın tadı da, midem de bozulur,
Sevgi, sade olmalı,
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi: 15 Ekim 1986
Bir şarkı söyleyelim hatıralara dalıp
Her şey Adem ile Havva’nın İblis’e uyup,
Yasaklı yiyeceği yemesiyle başladı,
O gün bu gündür aşk ateşine düşenler,
Cehennem azabını dünyada yaşıyorlar...
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi: 15 Ekim 1986
Ünlü Rus yazar Tolstoy, “ Çevremizde öyle şeyler vardır ki, onları olduğu gibi yazmak namus borcudur.” der. Bir yazar objektif ve tarafsız olmalı, yazılarında akıcı ve güven verici bir üslup kullanmalıdır. Her şeyden önce doğruları yazmalı, okuyucularına saygılı ve kibar olmalıdır.Şairleri yazarlardan ayıran önemli özellik, şairlerin daha hassas, duygusal ve biraz da bencil oluşlarıdır. Bencil oluşları diyorum, çünkü hassas olduklarından dolayı kolayca kırılabilirler.Yaşadıklarını dizelere dökerlerken içinde bulundukları durumu subjektif olarak şiirlerine yansıtırlar.Çünkü şiir yazmak, yazı yazmaktan farklıdır. Şiir yazmak duygu işidir. Şiir yazmak kolay gibi görünse de zor tarafları ve kuralları vardır. Nasıl ki bir ressam hayatı boyunca yüzlerce binlerce eser verdiği halde adı sanı duyulmamıştır. Bir başka ressam ise, yapmış olduğu bir tek resimden dolayı ünlü ressamlar arasındaki yerini almış olabilmektedir. Aynı durum şairler için de geçerlidir. Örneğin ünlü şair Yahya Kemal Beyatlı’nın gazete ve mecmualarda sadece ama sadece iki şiirinin yayımlandığını, aradan uzun yıllar geçmesine rağmen adından söz ettirip, yeni şiirlerinin beklendiğini ve yayınlanan iki şiirinden dolayı aranan ve özlenen bir şair olduğunu biliyor muydunuz? Yahya Kemal Beyatlı’yı yakından tanıyanlar onu birkaç ay görmediler mi şöyle sorarlarmış:
” Üstadım, tezgahta yeni bir şeyler var mı? “
Üstat çoğu zaman şöyle cevap verirmiş:
Gözlerimi şimdi kapasam,
Bir açsam yanında olsam,
Gönlünü çalsam sevgilin olsam,
Sevda ateşiyle yansam,
Tenini bir gül gibi koklasam,
Hiç soldurmasam.
6 ŞUBAT 2013: Müslüm GÜRSES ÖLDÜ! ! !
Yok yok,, ÖLMEDİ.. yaşıyor,, yaşıyor mu? yaşamıyor mu? yaşıyormuş.. çok şükür,,
1 MART 2013: Müslüm GÜRSES ÖLDÜ! ! !
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!