Burada adres belli
Hiç başka yerde arama
Neyi aradığını iyi bilirsen
Eskisi gibi sevmeyi de öğrenirsin
Kötü şeyler seni bulmuyor
AH ZAMAN
Aşktan yoruldum
Sustum hep kaçtım
Bırakamadım peşini geçmişimizin
Sessizliğin gelgitlerini
Temmuzun ateşini
Bazen nerde olduğuma şaşırıyorum. Bazen neyden kaçtığımın farkında bile değilim. İnsanlarda uzak bir dağ evinde yaşamak istiyorum. Karla karışık yağan yağmurun sesi beni kendime getirmeye yetiyor. Issız dağları yamaçları aşıp yeni yerler görmek istiyorum. Karlı ve yağmurlu havada çıktım yola. Ayakkabılarım çamura saplanmıştı. Bir kaç ev gördüm yamaç arasında. Bu yollar arasında sanki o evleri görmesem yolumu asla bulamayacak gibi olacaktım. Her ev bir umut gibidir. Her evde tütün çay kokusu beni kendime getiriyor.
Yaşadım köye alışmak zaman aldı ama bir şekilde alıştım. Günler geçti. Aylar geçti. Yıllar geçti. Oranın iklimine de havasına da insanlarına alışmak kolay olmadı. Zor da olmadı. Ben sadece yolumu aradım. Belki de burda buldum. Şehir hayatının hapisenisinde bir mahkum gibi yaşadım. Kendi evim benim sürgün yerimdi. Bir şekilde hava almam lazımdı. Nefessiz kalıyordum. Taki bırakıp gitmeye cesaret bulduğum o ana dek. Her yolculuk bir kaçıştır. Her yolculuk bir denemedir. Denemekten zarar gelmediğini çok yıllar sonra anladım. Hiç demeden bir çıkış yolu bulmak çok daha zordu.
Karlı yamacın arkasındaki köyde tanıştığım Hasan'la uzun uzun konuşmaya çalıştık. Aramızda iletişim ağı hem var gibiydi hem de yok. Sürekli tütün sarıp duruyordu.
'Sen yeni geldin buralara! Buraların adeti sizin adetlerinizden farklıdır' diyordu. İçimdeki ses devreye girdi birden. Sizin kültür dediğiniz adetleriniz, gelenek görenekleriniz bir dayatma dan ibaret değil mi diye. Sonra ağzımdan bir kaç kelime döküldü. Belki bilirim belki de bilmem. Ama alışmayı iyi bilirim.
Bir aşk gemisi bekliyor bizi
Tüm limanlar
Tüm gemiler
Aska yelken acıyor
Ver elini yeni ufuklara
Uzun zamandır sana yaklaşamıyorum. Neden diye sorma. Kimse neden diye sormasın. Sakın bana eskisi gibi gelme. Tanımlayamaz hiçbir çizgi artık beni. Yok olmuş bir gölgenin puslu ayazında bir kedi vardı. Var olup da dokunamadığım. Şimdi uzunca bir sefer bekliyor yağmuru. Yağmur nemli gözlerle bir daha dokunamayacak bize. Kimseye söz edeceğim bir dönme dolabım da yok. Bunları okurken… Ki bunları hiçbir zaman okuyamayacaksın… Samimi gelen hiçbir sokak yok. Samimi gelen bir beden olmadı. Sabah uyandım, her zamanki sabah. Senin için hep var olan bir sabah. Biri kalkıpta çok duygulusun dediyse, vicdan yok edemedi deyip kestirip attım. Sanırım aşk çözemez vicdanı.
O tatlılık sevimlilik
Ağzını burnunu yerler senin
O dudaklar kestane şekeri
Bakışlar nar gibi
Mıknatıs gibi çekiyor bizi
AŞKIN PAZARI
Sana verecek bir kalbim yok
Sana verecek sevgim kalmadı
Yok, artık sana inancım, artık daha özgürüm
Yok, artık sana inancım, artık ne istediğimi iyi biliyorum.
I. Parça — Dinginlik
Gözlerim dalıyor geceye,
şehir uyuyor ama ben uyanığım,
her yıldız bir kayıp hikaye,
her sessizlik bir ağıt.
Tüketme beni
Yorma beni
Tut ellerimi
Bir çocuk gibi
Yaşayalım askın
En saf halini
Bir gün daha geçti.
Ne bir şey öğrendim, ne bir şey unuttum.
Zaman, yalnızca bir alışkanlık gibi akıyor üzerimden.
Bazen pencereyi açıyorum, sadece rüzgârın geçmesini izlemek için.
Birinin gelmesini beklemeden.
Hiçbir sesin kalbime çarpmadığı anlarda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!