Felsefe ile öldür beni
Fotoğrafım boş
Neyim, kimim, dönüp bakma ardına
Derde deva olacaksak bilelim cevapsızlığımızı
Ya ben seni istemeden kırdım mı?
Nasılsa Matrix ruhum çeşme altında
Ağzında uyuttuğun nöbetler, yalnızlığınla boy ölçüşseydi; can pazarı sabahlarda timsah gözyaşları dökmezdin
Yüzünün siluetini beceriyorum
Yıkım sinyali alındı
Menzili üst üste yığılan intihar habercilerini çağırın!
Okun ucundaki siyanür
AB grubu akan kan
Zamandır etin düğümü
Tutkulardır
Haz yoktur
Sayı karmaşası
Hüzünlü divan şiirleri
Çantalar içinde dünya
Tenin damağı kuruduysa, duygu fakiri yalnızlığın kalbi burkuldu
“Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda? ”
Ağlasam, kaç apartmanın penceresi kırılır?
Sesim yayılsa, kaç menzil öteden kuş göç eder?
Hava kararır
Mısra ağlar mı?
Seni gidi küçük kedi
Beni gidi şakiko şakiko, lay lay lay…
Sevilenle değil, sevişenle organ savaşına gir
Tamam mı?
Tamam mı?
Tamam ya, ben saçmalıyorum
Bilir misin soğukkanlı insanlar iyilikten kırılabilir
Temizlenmiş sayabilir timsah görmüş güven
Siyasi iktidar gerekli olabilir ara aşklara
Arka dişler arka sokaklarda his oluşturabilir
Sivri sinek
Bu aşk, bu yer küreye sığmaz
Dokundukça kanatır düğümleri
Doğalgaz kaçağı varsa, hükmündeki penguenler yeryüzüne sığmaz
Dokundukça kanar
Kanarken altyapı, doğanın intikamına uğrar
Olağan bir yalnızlığın habercisi neydi sorardım giyotine
Nisan akşamıydı ve tüm kadınlar şehvetlerini biriktiriyor, erkeklerde alın yazılarını okşuyordu
Uslanmayan alaca karanlıktı ve ben yalnızlık biriktiriyordum
Dokunuyordum, okşuyordum…
Razıydık aşka
Molotof kokteyli hüzünler teğet geçer
Kadın pijamasını giyer
Yer yer kan mecazları hâkimdir
Erkek kanar
Gece vardiyaları hiçbir kuşağa ait değildir
Kadının kasıkları lekelidir
Yalnızlığı mı “T cetveli” yapıp “Yunan Mitoloji”sine gem vuruyorum. Hiçbir şeyi bildiğim yok. Tek elimden geldiğini sandığım şey, seks. Son partnerim de “Sen bir bok bilmiyorsun” diyene kadar. Her şey çığırından çıktı. Ben de çığırımdan çıktım. Ütopya, bildiğim her şey. Kâinat beceriksiziyim. Geçmiş tarih, tüketti benliğimi. Gezegenler yetmiyor android aşklarıma. Senin sorunun şu: Kötüleri ve iyileri ayırt edecek uzaydan yoksunsun. Açıkgöz mü zannediyorsun kendini? Bak yaşlanıyorsun. Aynalara bak. İyice yaklaş. Evet evet… Fevri davrandığın yıllara sokul. İyice sokul çünkü IQ seviyen yetmiyor anı yaşamaya. Askeri emir komuta birliğini terk ettiğim yıllarda, İstiklal Caddesi’nin yaşam yolunda sokaklara tükürdüm. Vicdanım el vermesin diye sokak kedileri ve köpeklerinden özür diler, bir tinercinin fikri hür vicdanında ayazlanırdım. Farkında mısın, kimsenin önemi yok yaşamında. Ne için ağlıyorsun, sordun mu kendine, niçin? Çırpınışlarına mı? Gerçeği anlayıp içini buruklaştırdığın kadınların dualarına mı? Söyler misin, bugüne kadar doğru adına ne yaptın? Niçin inanmış görünmek sizi rahatsız ediyor? Anladım, sizin doğrudan kastınız: Alabora olmuş bir teknede yitirilen notalar. Çok yönlü zamanlarda bulundu cesedim. Bir gören olmadı. Bir ağlayan olmadı. Bir cinayet işleniyorsa cevap vermeyi bekleyen ceset değildir, doğruların ne olduğudur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!