Acil servis hayatlar
Yoğun bakım gece bekçileri
Bitkisel hayat
Bitkisel hayatımızın vurgun törenleri
Aslında tarih kadar yalnızız
Terk edilmiş
İçerden gelen seslerden bir şey çıkarmaya çalış!
Çünkü alt kattaki ev sahibi, usul usul emzirmekte sigarasını
Kadın, elinde püfür püfür içerken piposunu
Tağmaç, kadının beyaz buruşuk yüzünü usulca seyretmeye yeltenir
Sonra bir melek çıkar, adı şeyyyyyyyyyyyyyy… Hımmm… Alegre!
Bu Alegre; yumuşak huylu, gür saçlı, keskin bakışlı ve üç şişe şarabı birden devirir
Yanlış olan, kendimi girişim engellilere vermemden kaynaklanıyor
Evet, Alicia öldü!
Onu benden uzak seks kopukluğum öldürdü
Tüketmeden yarı yolda kaldı bedenlerimiz
İlteriş mi? Tabii ki yanımda
Dengesizliğimden yakınıyor
Radikal hislerin bilinç yapısıyla ağlardın sığ apartmanın tek bölmeli yıkık balkonunda. Birkaç hayvan bir dizin hikâye uydurmuştu. Bir hikâye yaratmalıydım. Kahramanlar federe birer devlet olmalıydı. Aynen bulunduğum ülkenin firari yaprakları gibi.
Asurlular, İyonyalılar, Mısırlılar ilginç Urartu’nun bitki kanalları. Firavunlar. Medya karşısında ucuza kapatılan kadın erkek portreleri. Köpeğin vardı. Benim bir kedim yoktu. İt kadar romantik bölmelerim ağlardı. İlginç şeylerde birer hegemonya uydurmuştuk. Ağaçtaki kuşa, bitkiye uydurma akvaryumlar yaratırdık. Oysa gri pantolonun cep bölmelerine benzerdi ihanet. Yırtık birer enfeksiyondu zaman denizinde aydınlık. Zaman denizi denen ucuz katedral. Ucuz tragedya.
Toplum dışında duran
Orospunun gözleri
Öyle bir dokunuştu ki
Kalbin çatısı delik
Safsata
Gözlemevi
Elmas gümüş karışımı
Dayanılan ihanetin ardından, kilometre kare detaylar
Ucuz itiraflar
Haydi! Duy, sana uzatılan itirafı!
Küçük bir Ortadoğu seyahatim var
Çünkü çok boğuldum bulunduğum şehirden ve sizlerden
Yapılarınız o kadar soğuk ki tıpkı sizin gibi
Ruhumu dizginleyen eril kasabalar özledim
Küçük bir Ortadoğu seyahati iyi gelecektir yalnızlığıma
• Şeyime benzeyen insanlardan medet umduk ve yalnızlığımızda besledik terk edişlerini…
Baktıkça ellerime, güç gelir menzilden
Birikmiş satırlar varsa yetişmeye tezat
Yalnızlık, kara sevdaya muaf gelir
Az çok ağladıydım arka kaldırımlarda
Levha sahnesinde ek bir bulut dolanırdı armut akşamüstlerinde
Baktıkça içime çığ büyüyor, sanma sakın!
Yaşamın parçalanmış birer kaplumbağa olduğunu, nasıl da unuttu insanoğlu. Ben, yaşamı bir anımsama süreci olarak algılama yaşımı çoktan yitirdim. Sordukları zaman bana işimi, ailemin maddi durumunu nasıl da üfleyerek gülümsüyorum yüzlerine. Bir yalan vardiyası ki sormayın! Bir ara başka bir kimliğe bölündüğüm oluyor, bunu da daha çok bar ortamında yarattığım kişiliklere borçluyum. Sahte görünen bir gerçekliğin en belirleyici sıfatı olmak, özne kavramı olarak yarattı çevremde beni. Yakın çevrem ne işle uğraştığımı bilmez, birkaç kişi dışında. Aslında onlar da bilmez beni. Ayak uydurma biçimi olsa gerek bu sıradanlık. İnsan, gerçek yeteneklerinin sınırlarını bulamadığı an, patlar. Ben de patladım, ta ki Londra hayalimde gördüğüm kanlar içinde yatan Tezer Özlü ve Nilgün Marmara sendromundan
sonra…
Dişimin arasında kalan bir parça zehirli kepek ekmek
Kalbimin arka bölmesinde sıkışıp ağlayan bir kedi
Şimdi yalnızlık pişiriyorum rahatsız etmeyin…
Dallardan koparmaya kıyamadığım doğrular var
Ormanda yürüyemediğim ayak izleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!