Gönlüme kurulan kara çadırdı
Ne güleni vardı ne bahtiyarı
Yakıyor dedikçe meşin kırbacı
Vurdu da sineme sarmadan gitti
karanlığın çiçekleri
ay ışığında denize düşmüş perilerdir
rüzgarı doğururken
kanatlarından gözyaşı sıçrar
Korkutmadan sokulur matem.
Zararsız,ayarsız,
Dar bir yolda,
Çarparak kolunu koluna,
Geçip gidecekmiş gibi,
Herhangi bir yabancıdan farksız.
Şuh sevdaların yağmur damlası
Ne görmek istersin arzu mu aşk mı?
Kar yağını bir yara ki hala sızlıyor
Yarası yarama benzer birisi var mı?
Gidişler birikti solgun yüzümde
Yıllanmış korkularım var yiğidim.
Hep yani başımda duran,
Günlük bir kitap gibi,
Kapağını hiç açmasamda,
Varlığını hep hatırlatan.
Altın yaldızlı bir başlıkta,
Kayıp bir öykü gözlerin.
Ne renkti şimdi hatırlamam,
Ama sanırım,
Dışarıda kar vardı.
Kefareti ödenmiş gülüşler satarken
Yazın çat sıcağında
Arsız çiçekler örselenmiş
Kırık kaldırım taşları arasında
Bir testinin ağzını kapatmış çocuk
Yeşil dallarla
uyurdu ekim
arasında kirpiklerinin
en çok sarının tonlarını onda severdim
üryanlığından utanan
Yapraklar gölge gölge oynaşır
Rahim gökyüzü toprak cenindir
İkisi arasında yaşanan onca kavgada
Mağlubiyet sebebim tek sevgilidir
Akşamlar
Gün batımı dedim adına,
Dağ taş reyhan kokusu.
Beni güzel hatırla,
Kına yakmış dağlar başına,
Her adımım bir hasret Türküsü.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!