Ulvi Koçu Şiirleri - Şair Ulvi Koçu

Ulvi Koçu

yorgunluğun ötesinde karla kaplı yollar var, yürüdüğümüz. zemheriye tutulduğumuz rakımı yüksek bir şehir. koyulaşan dalgınlığımız, hayatımızın hüzünlü resmi. kimi şaşkın geçen günler gibi; soluduğumuz hava, ısındığımız soba hayallerin çok çok ötesinde...

kırılmışmıyız, ezilmişmiyiz belli değil. ama ötesindeyiz evin; kilometrelerin bini geçtiği bir ötede... zor olan şeylerin uçurum kenarındayız. kar yağıyor durmadan, tipi bir yandan. ve şimdi dışarda olmak, hayatın biçtiği idam cezası...

hafta sonlarına parasız girmek, öğrencilik günlerimizin acı tadı. acı tatlar üst üste gelince; ne kışın amansız soğuğu ne de boran fırtınaları yetişiyor dertlerimizin zirvesine. kalabalık rolünü oynayan insanlara imrenerek bakarken, yalnızlıkla dostluğumuza türküler söylüyoruz durmadan...

Devamını Oku
Ulvi Koçu

Zamane sözcükler birikir artık,
Viran olmuş evler boşaltılırken
Elden ele, gözden göze
Birer acıyla gider, çocuk gülümsemeler…

Toplanır, kap kacak ne varsa

Devamını Oku
Ulvi Koçu

her sene olduğu gibi bu yılda Beden Eğitimi dersinde 5.sınıflarla kızlar ve erkekler futbol maçı yapıyoruz. kızlar Bayern Münih, erkeklerse Barcelona oluyor. ve futbol oynayan her öğrenci hangi takımdaysa o takımdan bir futbolcunun ismini alıyor. kural gereği birbirlerine maç içerisinde aldıkları bu yeni isimlerle sesleniyorlar. kendi isimlerini söylediklerinde ise aleyhte serbest atış kullanılıyor. bende kızların takımında yani Bayern Münih'te oynadığım için ismim Bayern Münih'ten Swanstaiger (okunuşu: Şıvanştayger) oldu. öğrenciler kendi isimlerine alıştılar fakat ismimi bir türlü akıllarında tutamıyorlar, tutsalar bile telaffuz edemiyorlar.

işte tüm bunlarla birlikte yaptığımız maçların birinde kendisine yanlışlıkla faul yaptığım -maçtaki ismiyle Barcelonalı Neymar- birazda sitemle bana dönüyor ve o çocuksu öfkesiyle söyleniyor;
"-Ya Şivan canını yiyim biraz yavaş oyna"

Devamını Oku
Ulvi Koçu

yorgunluğun karanlık gecelerindeyim;
çok uzak,
uzak kentlerin
herhangi birinde...

yalnızlığıma gülümsediğim,

Devamını Oku
Ulvi Koçu

gözlerimin tükenmesi neyi değiştirir sevgili!
sayki kırılgan pencerelerin tutuklusuyum
anlamı olmayan bir ön ek
sayki gökyüzünün işgale uğramış bir halkıyım
sana isyan değil bunlar
ne de bir başkaldırı...

Devamını Oku
Ulvi Koçu

"Küçükken babam saçlarımızı kestirmek için Kars’a götürürdü. O zaman Kars’ın o yolları, caddeleri, evleri ne kadar da büyük gelirdi bana. Şaşkınlıkla; geçen arabalara, marketlere, asfalta bakardım. Küçükken, Kars dönüşü büyük bir çocuktum köyde. Etrafıma üşüşürdü arkadaşlarım. Bir plastik top alırdık her seferinde. Her seferinde ilk oynayışımızda patlardı, kafama külah yapardım. Kars’tan misafirler gelirdi bazen, misafir çocukları küçümserdi bizi. Aldırmazdık hiç, en çok bilye bizdeydi çünkü, dondurma yemesekte, kaydıraklara binmesekte olurdu. Küçükken ara ara görürdüm babamı. ‘Nereye giderdi bu adam’ derdim. Bizim için gitmek zorunda olduğunu büyüdükçe öğrendim. Yine de babam, saçlarımızı kestirmek için Kars’a götürürdü bizi. O vakit kocaman gördüğüm evler, caddeler, asfaltlar, yollar şimdi düşlerimde küçüldükçe küçüldüler. Yitip gittiler. Sonra biz gittik, hep gittik, hiç dönmedik…"

Devamını Oku
Ulvi Koçu

I- Dengbej:

Zamanın akıp giden nehrini kimse durduramaz aziz dinleyiciler. O öyle bir nehirdir ki, çağlar ötesinden başlar yatağı, ve kıyamet günü toplanılacak mahşer meydanında son bulur ancak. Hiçbir şey, bu nehrin üstüde yüzen yolcuların akıbetini bilmez. Kimini azgın bir fırtına karşılaştırır, kimin buhran bulutlar, isimsiz tepelerin güleç melekleri, uzak haykırışlar, ya da felaketler… Bilinen bir şey var ise eğer, bu anlatılmaz kader; beklide nehrin sihirli ama basit bir oyunu olur…

II- Düşler Kenti:

Devamını Oku
Ulvi Koçu

ikinci katındaydı mahallelerin birinde
bir oda, bir de salonu vardı
o bir salon; otuma odası
aynı zamanda yatak odamızdı kardeşimle...

iki çekyatı vardı o odanın

Devamını Oku
Ulvi Koçu

bir gece olmasını beklerdik, birde yağmurlu sıcak günleri
sevmezdik gündüzü ve kışları...
her gün ışığı; yokoluş,
her kış; yalnızlığa cellat idi...
kısıtlıydı kendimize ayrılmış gülüşler, oyunlar...
halka adanan eylemler, yeryüzüne sunulan mavi gökyüzü...

Devamını Oku
Ulvi Koçu

uyanmamışçasına şişmişti gözleri
'kahvaltı hazırlayacak biri olsaydı keşke'
diye iç geçirdi birden bire...
sıcacık yataktan kalkmak istemedi
oysa dışarısı ne de soğuktu
durak, yolların en ötesinde...

Devamını Oku