Ulvi Koçu Şiirleri - Şair Ulvi Koçu

Ulvi Koçu

güz güneşi
köy ateşi
vurulur şarkısında
dağ serçesi
salıncak, umuttur
salıncak kır faresi

Devamını Oku
Ulvi Koçu

öğlene doğru çıktım okuldan. köyden anayola gitmek için bir buçuk, iki kilometre yürüdüm. koyuldum araba beklemeye; beş dakika, on dakika, yirmi dakika derken yarım saatin geçtiğini farkettim. ne bir araba vardı ne bir yoldan geçen. hava bozmuştu, uzaklardan gelen kara bulutlar sarmıştı gökyüzünü. derken yağmur taneleri, bardaktan boşalırcasına dökülen yağmurlara dönüştü. üstüm başım, saçım, ayağım sulara teslim olmuştu. dağ etekleri anayola komşuydu. ve o eteklerde ineklerini otaran bir adam ve küçük bir çocuğu ilişti gözüme. ıslanıyordum, üşüyordum üstelik araba gelmek bilmiyordu, yitirmiştim umudumu. okula yani köye geri dönsem diye düşündüm fakat tekrar yürümek pekte işime gelmedi. ineklerini otaran adamın sesini duydum bir süre sonra, Kürtçe bir şeyler söylüyordu bana. üç beş kelime dışında ne dediğini anlamıyordum, sadece el sallayarak cevap veriyordum. az sonra yanındaki küçük çocuk elinde şemsiyesi ile yanıma geldi. bu saatlerde okulda olması gereken ilk okul öğrencilerinden biriydi çocuk. babasına yardım etmeye gelmişti. aklının hiçbir köşesinde okul olmadığı belliydi. dersine girmesemde beni tanıyordu, köydeydik ne de olsa, okulumuz küçüktü. biraz mahcupca yaklaştı yanıma;

- öğretmenin hep ıslanmışsınız size şemsiye getirdim.

geri çevirmedim. zaten şemsiyeyi birden bırakmıştı önüme. sizin şemsiyeniz var mı, diye de sormadım. çocuk utancından gözlerimin içine bile bakmadan koşarak dağ eteklerine, babasının ve ineklerinin yanına doğru gitti. hiç bir şey söylememenin tesiri altında arkasından bağırdım:

Devamını Oku
Ulvi Koçu

başucumdan tükenen şiirler
sürgünlerin sehri diyarbakırda
- sen nerdesin?

yolların en uzunu,
okyanısların en derini,

Devamını Oku
Ulvi Koçu

bir bardak daha olsaydı
sıcak demli çayımız
ne çok konuşacaktık
Suriye'yi, Filistin'i, Mezapotamya'yı...

bir bardak daha, bir bardak, bir bardak

Devamını Oku
Ulvi Koçu

boya sandığı çalınan
çocuk gibi,
ölüm orucunda
mahkum gibi,
işten çıkarılmış
baba gibi,

Devamını Oku
Ulvi Koçu

sabah olacak...
inadına!
perdeleri aşındıracak;
güzelim güneş
açık bi tebessümle,
günaydın diyecek canım annem...

Devamını Oku
Ulvi Koçu

en demokratik okullar, köy okullarıdır. eşitliğin, adaletin ve özgürlüğün simgesidir her biri. şehirlerin uzağında, iklimlerle baş başa, yalnızlık şarkıları söylerler durmadan... solgun duvarlar, aldanışsız gülümser; alay edercesine hayata. asfalta hasret yollar, mırıldanır çocuksu şiirleri, fısıldar umuda dair ezgileri...

en demokratik okullar, köy okullarıdır. hiçbir öğrenciye kılık kıyafet yönetmeliğini uygulayamaz öğretmenler. her öğrenci kafasına göre takılır; kimi kravatsız okul kıyafeti ile gelir sınıfa, tarak uğramamış saçlarını savurur; kimi kot pantolonu, solgun kazağıyla haykırır çocukluğunu...

en demokratik okullar köy okullarıdır. her çocuk istediği dilde oyunlar oynar teneffüs saatlerinde, kimi zaman derste. istediği şarkıları haykırır köy çeperlerinde. Kürtçe çalar ıslıklarını, Türkçe gösterir saygılarını. hiçbirinin diğerinden üstün olmadığını yine en çok kendileri bilir. aynı acının dersine girmiştir hepsi, aynı feleğin ağıdını tutmuştur kimbilir...

Devamını Oku
Ulvi Koçu

alnına vuran ışıkla
uzak tepelerde bir kırlangıç...
gözlerinin kısık sesiyle,
doruklar arası dumanlara dalmış...

bir belirti! ! !

Devamını Oku
Ulvi Koçu

boyalı dergiler arasında yürüyen adam, nihayet alacağı dergide karar kılmıştı. orta boylu ince bıyıklı kasiyere doğru yöneldi. çokta bilinen bir dergi değildi aldığı, kırmızı kapağında siyah ve kırmızı renklerle "Türkiye'de Kürt Sineması" yazılıydı. kasiyer kapaktaki yazıyı okuduğunu belli ederek bilgeç bir gülümsemeyle sordu:
"-Gerçekten böyle bir sinema var mı? "
Yanıt gecikmedi:
"-Evet var, hem de en az sizin varlığınız kadar var! "

Devamını Oku
Ulvi Koçu

karmaşık kentler ortasında,
aynasız gökyüzüne bakarak
bir çığlık büyüyor içten içe
haykırışlar devri, ışığın hızını geçiyor...

devşirilmiş acılar hoşgeldin!

Devamını Oku