ısrarla kalbimizi kiralıyoruz, hayatın şehirlerine. yol olup uzayan yaşımız gibi, sancısı bitmiyor; çocuklukla artan mesafenin.
birbirine yabancılaşan mevsimlerin hüznü yakışmıyor evrenin döngüsüne. oysa söz vermişti iklimler; ekolojik dengeye sahip çıkacağız diye... türkülerimiz ve şiirlerimiz bitmeyecek diye...
yağmurlar yağardı, sonra karlar... sonra deli bir rüzgar, okşardı saçlarımızı. sırılsıklam elbiselerin verdiği ağırlık, bir aşkın ağırlığına yetmiyordu. öyleydi işte... sevmenin ne olduğunu ayırt edebilmek, koskoca bir ömür sancısı...
yaşanılacak şeylerin ötesinde, rüzgarlı bir şehrin sert iklimişyle uğraşıyoruz durmadan.
karlı dağların bakışlarına yaslanıyoruz.
omzuna başımızı koyabileceğimiz bedenlerin çok uzağında olmanın acısını duyuyoruz uğultular eşliğinde.
kimi anların geride kaldığını bilmek, bazen kemiriyor düşüncede ki umutları. biriktirdiğimiz üç beş sevincin yağmalanmasına şahit oluyoruz.
oysa o sevinçleri biriktirmek için, nice yılları aşındırmıştık.
nice düşe kalka yürümeye çalışmıştık hüzün sokaklarında...
karla kaplı asfaltlara basamayacak kadar korkuluyuz.
ayakkabılarımızın su geçirdiğini bilmek, bir nevi geri çekilmişlikti nice çılgınlıklara karşı.
geceleyin tipiye şahit olurken, yalnız dualar edebiliyorduk; o an dışarda olanlara.
kar topuyla yapılan savaşlar, ve güneş ışığında pamuklaşan karı yemelerse yıllar öncesine ait izlerin çağrışımı...
sonbaharın bu son ayında kışa merhaba diyoruz çekimser tavırlarla. dağlarda savaşanların anısına isyan bayrağı çekiyoruz zemheriye.
nemrut saçlı geceden
kurt ve kuş sesleriyle
yıldız dolu hecelerle
dinlemekteydi küçük kız
hiç duymadığı masalları
derviş anlatırdı durmadan
önce çocuktum
bir köy sabahında
önce yalnız ve mağrur
babam,
haritalarda dahi
bulamadığım ülkelere
"eldesiz yalnızlığa
koşar adım gidiyordu adam
cebinde ihanet kalıntısı
vuslat haritası
bir yol şarkısı
hesapsız, pusulasız
bir resmini çizseydim
üzgün halini değil.
coşkuyla uyanışını
kuşlara yem verişini...
her sabah uyandığımda
"ben bir dağ masalıyım anne
-dağlı değil-
yüreğimin dibinde açan gece kuşlarına benzerim
yıldız dökülmez avuçlarıma
güneş doğmaz
yankı duyulmaz
seni her şeyden çok seviyorum çocuk, memleketimden bile. doğduğum yerlerden, çayırlarında koşuşturduğum yeşilliklerden... seni her şeyden çok seviyorum çocuk, vatanımdan bile. hiç bir dikenli tellere sarılan haritayı değişmem saçının bir teline. hiç bir bayrak, akarsuya dönüşen gözyaşın gibi dalgalanmaz yürek ülkemde.
ve sen çocuk, ıslık çalmaya başladığın günden itibaren, sevginin kavgasını vereceksin kalbinde...
güzel düşlerle hiç olmayacak serüvenlere koşmak isterdim. iklim önemli değil, yalnızlığım değil. çayırın yeşilliklerine uzanıp, gökyüzünü süzerdim kollarımı iki yana açarak. o an tıpkı yer ile gök yer değiştirmiş olurdu. bilirsin küçükken, en sevdiğin, en heyecan duyduğun oyundu bu...
şimdi bunları bir ilkbahar gecesinde doğduğun yerlere komşu bir şehirde yazıyorsun. yurt koğuşlarının serinliğinde ranzanın yanındaki masada geçmişini arıyorsun. arasanda ne çıkar; be çocuk! kim bulmuş ki kaybedilmiş zamanları, sen arıyorsun?
her gece yatağına girdiğinde, sokak lambasının turuncu renginde bırakıverirsin yirmili yaşlarını. dolu dolu hayal ve özlemlerle yüreğini aralarsın. bilirim bir şansın olsa tüm bu yaşanılmış herşeyi bırakıp geri dönersin köyüne, çocukluğuna, tarlalarına... orda dedenin cebinden çıkardığı gün boyu ar ara verdiği bisküvilerle coşkulanırsın. hani utanıpta isteyemezdin ya, dilenci edasında elini uzatır, dedende iki iki bisküvileri avucuna koyardı.
sonra koşardın çayırlarda, tarlalarda. hep ilk seferini kaçırdığın mahsul toplamaya ikincisinden katılırdın. (onca istemene rağmen kalkamazın öyle erkenden) koyarlardı otları traktör römorklarına, sende diğerleri gibi otların üstüne çıkardın hiç korkmadan. o yükseklikten ve giden traktörden yaşıtlarına el sallardın. otun çöpünü ağzına alırdın. göz kırpardın dağlara. gün belkide senin günündü...
şair ile düşüncelerım şöyle yazdıgı şiirler hayatın içinde yasadıgımız olayları anlatıyor anlatım sekli ve şiirlerde okuyucuya duyguyu verebiliyo ulvi koçun şiirlerını okudunda siirlerde hayaller degilde gerçekler elen alınmış ve vurgunlanmıs yazdıgı şiirleri çok begendim ellerıne saglık umarım şii ...