Seni beklerken gözlerimi kapadım...
Ölümü gördüm.
Ölüm çırılçıplaktı.
Ölüm doludizgin ve yağız bir ata binmişti.
Gariptir hiç korkmuyordum.
Varlık buzdan bir heykel dirim üç nefes keder.
Yürüyorum boşluğa dünya kaç para eder.
Şimdi sen yine gelmeyeceksin...
Ve ben gelmeyeceğini bile bile,
Beklemeye devam edeceğim.
Hem hüznüm birikecek ceplerimde,
Hem umudum, en umulmadık yerde.
Seni düşünüyorum yine...
Yerli yersiz ve zamansız.
Seni düşününce,
Çayın tadı daha bir güzel oluyor.
Sonra gidip aynaya bakıyorum.
Seni düşünürken...
Hüznümü boyadım yeniden.
Sahi! Neden bütün renkler,
Sisli, paslı, olabildiğine koyu ve derinden...
Seni düşünürken,
Hayatı bazen öyle upuzunca atlarsın,
Basmadığın yerlere zamansızca basarsın.
Giderken sana çok şey söylemek istedim.
Bildiğim hangi sözcüklerle acımı tarif edeyim bilemedim.
Bazen susmak
Belki de en kolay olanı.
Mevsim bahar...
Gün bütün ıstırabı hep geceye bırakmış,
Anlamış ki şairler gece için yaşarmış.
Mışlı geçmiş zamanda bir ölümlü yaşarmış.
Otuz beşe gelince sevmeyi de başarmış.
Öyle hep mısralarda anlattım ben derdimi,
Kâğıda ve kaleme terk ettim hep kendimi.
Etrafı çepeçevre sarıyor
Bülbül görünümlü akbabalar.
Ölüm kokuyor...
Ölüm koklanıyor...
Dirim bekliyor...
Bir şiir demledim??