Östrojen takıntılarda
Yorgun düştü sevdalar
Yarım bardak suda
Yarım aspirin vari eridi umutlar
Aslında bu kadar sahte değildi
Sevda üstüne kurgular
Bu kaçıncı mevsim hangi sonbahar
Yapraklar dökülür takvimden kopar
Alda götür beni hazin karanlık
Alda götür beni bitsin ayrılık
Varlığının sırrını görmeyince gözlerim
Kalplere tesir etmez sarf edilen sözlerim
Haset riya ve kibir gönlümdeki hastalık
Uçurumun dibinde celladıma sevdalık
Demirden mi yüreğin
Taştan mı betondan mı
Kurduğun iki cümle
Üçüncüsü tekrardan mı
Ya uyurken sevmediysen
Gittiğin gün vazgeçtim yaşım sekiz yaşında
Ben hala büyümedim oğlum benim yaşımda
Öğretmen seni sordu seksen dokuz kışında
Öldüğünü söyledim ağlamadım karşında
Tekrarlıyor radyoda yapayalnız bir şarkı
Henüz sabaha çok var nedir ki benden farkı
Tavandadır gözlerim kulağım yelkovan da
Bir köpek uluması hepsi de aynı anda
Seni en çok ben
En çok seni sevdim
Ufacıktım
Aynaya baktım
Korktum ve sandım ki
Kocaman bir devdim
Geçmiş gölge gibisin önümde ve ardımda
Kurtulmak yok mu senden düşman oldun yakamda
Uçurumun dibinden ben atlarım atlarsın
Ateşi yakan yakmış söyle neden yanarsın
Bekliyorum
Biliyorum
Geleceksin
Gelmelisin
Gelsen de ağladığımı bilmeyeceksin
Kalkmak geliyor içimden
Ey! Âdem’in oğlu Kabil
Bilmez misin ki?
Her şey zıttı ile mukabil.
Habil'e ters düşen Kabil.
Kuyunun mahzun oğlu,
Bir şiir demledim??