içimdeki
sonsuza uzanan bozkırın
bilinmez gizemin de
yankılanan
bir ses
neyi
sen aklıma düştükçe
az mı efkarlandım gece yarıları
dudaklarımda sigara
az mı attım kendimi sokaklara
hırsımı çıkarıp kaldırımlardan
az mı yürüdüm Kadıköy'den Bostancı'ya
seninle ben
seninle ben var ya
henüz hiç yazılmamış
ve birkaç yüzyıl sonra kaleme alınacak
bir şiiri okur gibi
aydınlığı iki ayrı sevinç gibi yaşayarak
tıpkı
yapraklarında
rüzgarın türküsünü çoğaltmaya çalışan
kavak ağacı gibi
içimde kopan fırtınalarla
her gün yüreğimde
Gene gece yarısı oldu ya, binbir türlü hayal dans etmeye başladı odamda.
Bir türlü yalnız kalamayacağım anlaşılan bu ara.
Kedi yetmiyor sanki yalnızlığımın içine etmeğe. Bütün gün bir aşağı bir yukarı koşturup ilk fırsatta sessizce gelip ardımdan pati atarak sataşması yetmiyormuş gibi tam gece olup da, ben benimle başbaşa kalacağım derken başlıyor bütün muzurluğunu sergilemeğe.
Yahu hiç yorulmaz mı bu kedi? Bu aralar Garfield diye takılıyorum ama -sanırım bir şeyi kırk kez söylersen olur derlerdi- korkarım oluyor! Resmen gözlerimin önünde kedicik Garfield’e dönüşüyor. Şimdi de nasıl etsem de devirsem şu şarap şişesini diye muzur muzur düşünüyor, gözlerinden anlıyorum. Şarap içmeğe mi niyetli ne? Oysa daha iki gün önce kadehe burnunu sokmaya çalışmış, hoşlanmamış olacak ki iki saat söylenmişti. Bak işte söylenmişti deyince hatırladım bir de ben bu kedinin ağzı var dili yok maaşallah diyordum, diyordum da maaşallahlar ters tepmiş olacak ki bu aralar bayağı dillendi bu.
uykular tutmuyor beni
geceyi bağladım gözlerime
rüya mıydı düş müydü bilemem
sesinin çağlayanında gezindim özgürce
dün gece yine yalnızdım
dudağımda sigara
ellerim cebimde
sokağa attım kendimi
yalnızlığımla kol kola
gönlümde
sevincin
hüznün
öfkenin
coşkun pınarlarının çağladığı
dağların türküsünün
bir çocuk mahcupluğunda
merhaba
şimdi bana
kızacak
küsecek
' seni seviyorum diye yazmıştım
üstünü çiziyorum '
bu iki satırı defalarca okumuş
çok sevmiş
derin manalar buluyorum demiştin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!