olurda bir gün
ömrünün ve umudun o kırılgan çizgisinden geçerek
nicedir boşluğunda kimsesiz rüzgârların
acı çığlıklar attığı
ağaçları rüzgârından utanan mahzun bir korulukta
ışığın karanlık hırka giydiği odalarda
yalnızlığıyla yarenlik eden bir adam
gönül aynasına tutarak yüzünü
ve kristalleşmiş çivileri avuçlarından sökerek
gece olup ta
el ayak çekilince
çıkarıp adem giysilerini
hiçliğin hırkasını giyerdi
‘’tutulmuş bir dileğin tutulmadan önceki hali
kırılmış bir aynanın kırılmadan önce
gösterdiği son görüntü gibi’’
diye karaladı adam.
masa üstünde bir kenarda duran
dilimde hiç yaşanmamış aşkların türküsü
seni anlatırım
bitimsiz uzun gecelere
seni_______
hüzünlü bir resim düşle bana dair
yokluğun
öksüz bir çocuk burukluğudur
kimsesizliğim
kalbim yaralı param parça
asmışlar
umutlarımı,
sevgilerimi yüklediğim
SEVDA adlı martıyı
dört yol ağzında bir ağaca
saat gece yarısını çoktan geçmiş
hayalin için feda ettiğim son gecem bu
bir sevgilim olamayacak kadar uzak
yabancı olamayacak kadar yakınsın artık
tıpkı sende diğer insanlar gibi
ıslığımın ne anlama geldiğini
bilmiyorsun
boş ver nasılsa ayrılıyorum
bu dalgasız denizden
belli olmaz
sen düşünce usuma
atmış kendimi hayatın akışına
kaptırmış gidiyorum
uzun bir yolculuktur bu benimki
ne başı var ne sonu
biliyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!