bir türlü alışamadım
şu yaşamak denen şeye
hayat hep bir beden büyük geldi
alışamadım,hele yokmu o
yaşamın geçişleri
birtürlü ayak uyduramadım
Herkesin hapsolduğu bir zindan vardır
Ve biz küçük pencerelerden
Seyrederiz hayatı bu zindanlarda
Sokakta,evde,işte,otobüste
Prangalı mahkumlar görürüz
Çoğunu farketmeyiz
iyi ki bilmiyorsun
şu derbeder halimi
iyi ki geceler karanlık
saklıyor sefilliğimi
elbet akşamları
bende çıkarıyorum
yaşamın kanunuydu bu
büyükler yerdi küçükleri
açlıktı asıl mesele
ama dokunuyordu bazı şeyler mideye
yine de yedi insanoğlu
ne bulduysa indirdi mideye
Anlıyormuş insan zamanı gelince
Bazen noktayı koymak gerek
Kızamıyorum artık gidenlere de
Olmayınca olmuyormuş demek
Korkutuyor beni bu düşünce
inandım sonunda!
zorla inandırıldım aslında
çoğu zararmış herşeyin.
masalsı bir sevdaydı oysa
aramızda sürüp giden
yıllarımı verdim sana
seni sevmek;
koşmak,koşmak ve bir boşlukta durmak..
aramak,yorulmak,üzülmek
bir ömür bir silüeti beklemek
susamak ki
öyle susamak
nasıl yükselirse gökte ay
bu bitmeyen gecenin katrankarasına inat
bembeyaz
nasıl bitirdinse birgünü daha
ölümün; karşında dimdik duruşuna inat
korkmadan
delidolu bir macera
seninle yaşadığımız bu karmaşa
bilemiyorum bu aşk
çıkacak mı yarına?
belki de doğrusu budur
olmayana aşık olunur
git işine sevdiğim
ayrılık mı zor dediğin
üç beş gün ahh eder
alışır giderim
birtürlü doyamadım acıya
Şiirlerinde hakiki şiiri yakalama potansiyeli gördüğüm şair Tibet Avcı'nın şiirlerini okumaya karar vermemde farklı, keyifli bir şiir dili umudum amil oldu. Bu arada kendisinden resimli şiirlerle de şiir dünyamızı renklendirmesini beklesem acaba çok mu ileri gitmiş olurum?
Başarılarının daim o ...